Otomotiv Sektörü
PIRELLI’NİN DEVRİM YARATAN LASTİĞİ “STELLA BIANCA” GERİ DÖNDÜ
STELLA BIANCA, YENİ VERSİYONUYLA 1920’LERDEN 1960’LARA KADAR ÜRETİLEN KLASİK OTOMOBİLLER İÇİN TASARLANIRKEN, ÇAPRAZ KATLI LASTİKLERİ DE SEKTÖRE GERİ GETİRİYOR.
Pirelli, elli yılı aşkın bir süre radyal lastikler ürettikten sonra geleneksel çapraz katlı lastik üretimine İzmit’teki fabrikasında yeniden başladı. Yeni versiyon, orijinal görünüm ve hisle birlikte modern dünyanın bazı avantajlarını da sunabilecek lastikler isteyen klasik otomobil sevenlere hitap edecek.
Klasik otomobillerin vazgeçilmezi 50 yılı aşkın bir süre sonra Pirelli İzmit fabrikasında hayat buluyor…
Ferrari’nin ünlü Classiche birimi ve diğer üreticilerin ısrarlı talebi üzerine Collezione ailesi için bir lastik yaratan Pirelli, bu yeni versiyonu İtalya’daki Padova Classic Otomobil ve Motosiklet Fuarı’nda tanıttı. Sonuç olarak tarihi bir isim yeniden doğdu; Pirelli’nin en uzun ömürlü sırt deseni ve İtalyan şirketinin tarihindeki ilk modern lastik olan “Stella Bianca”, ilk kez 1927 yılında sunulmuştu.
TARİHİ BİR GERİ DÖNÜŞ YOLCULUĞU
Dünyanın ilk transatlantik telefon çağrısının Amerika Birleşik Devletleri ile Büyük Britanya arasında gerçekleştiği 1927 yılında İtalya’da ilk kez bir spor etkinliği radyodan yayınlanmıştı. San Siro hipodromundan bir at yarışı ilk defa yayınlanırken birkaç kilometre uzakta Pirelli mühendisleri Stella Bianca isimli yeni bir lastiğe hayat veriyordu. Tasarım onlarca yıl, 1950’lerin başına kadar serinin parçası olduktan sonra yerini Pirelli Stelvio’ya bıraktı. Ama emekliye ayrılmadan önce son bir zafer anı yaşadı; Alberto Ascari’nin kullandığı bir Ferrari 500 ile Monza’da İtalyan Grand Prix’sini kazandı.
İZMİT FABRİKASI, GEÇMİŞİN TEKNİKLERİNİ BUGÜNE TAŞIYOR
Bugün yeniden pazara dönen Pirelli Stella Bianca, eski görünümünü korurken içinde daha modern teknolojiler barındırıyor. Kullanılan hamurlar Pirelli’nin en iyi teknolojilerini yansıtıyor ve verimliliği, ıslak zeminde bile güvenliği ve çevreye saygıyı garanti ediyor. Konstrüksiyonda ise geçmişe dönülüyor. Pirelli, elli yılı aşkın bir sürenin ardından radyal yerine çapraz katlı bir lastik üretti. Bu seçimle en yeni “Stella Bianca” lastiğin yeniden yaratıldığı otomobillerin dinamik orijinalliğinin garanti edilmesi amaçlandı. Bu karar, Pirelli’nin motor sporları ve Collezione lastiklerinin Türkiye’de üretildiği İzmit fabrikası için yoğun bir süreç niteliğindeydi ve geçmişin tekniklerini yeniden öğrenmeleri gerekti.
Yeni Pirelli “Stella Bianca” lastiğin sırt deseni, orijinali ile bire bir aynı olarak şirketin tüm tarihsel belgelerinin korunduğu Pirelli Vakfı (Pirelli Fondazione) arşivinin yardımıyla yeniden tasarlandı. Yanak işaretlerinin yanı sıra o zamanki Pirelli logosu da geliştirme ekibinin vakıf arşivlerindeki titiz incelemeleri sonucu mükemmel bir şekilde yeniden yaratıldı. Pirelli Collezione Stella Bianca için klasik spor otomobillerde en yaygın olarak kullanılan 6.00-16 ölçüsü seçildi. Sırt deseni ise optimal tutuşu ve strese direnci garanti etmek için spesifik özelliklere sahip ve yarışta kullanıma da uygun olan orijinal Corsa versiyonununkini yansıtacak şekilde tasarlandı.
PIRELLI’NİN İLK MODERN ÇAĞ LASTİĞİ
Avrupa 1927’de hala Birinci Dünya Savaşından toparlanıyor, ‘Kükreyen Yirmiler’ boyunca görülen ekonomik iyileşmenin de yardımıyla teknik araştırmalar yeni bir çağa giriyordu. O zamanlar Avrupa yollarında çok fazla otomobil yoktu; olanlar da genellikle lüks veya spor otomobillerdi ve bugün hala en gözde koleksiyon modelleri arasında yer almaktalar. Ama, 1921 Alfa Romeo 20-30, Diatto Tipo 30, Itala 61, Lancia Lambda, OM Superba, Fiat 525SS ve İtalyan otomotiv sektörünün diğer cevherlerinin, yüksek performanslarına uygun lastiklere ihtiyacı vardı; Pirelli Stella Bianca işte böyle doğdu. Ürün, zamanının o kadar ilerisindeydi ki orijinal olarak 1920’lerin otomobilleri için yaratılmalarına rağmen 1950’lerde hala Ferrari 166 veya Jaguar XK120 gibi modellerde kullanılıyordu.
Aynı Stella Bianca lastiklerin en üst düzey motor sporlarında da kullanılması, yol lastiklerinin geliştirilmesine yönelik önemli verilerin toplanmasını sağladı. Dolayısıyla, Pirelli’nin ilk modern çağ lastiği, şirketin tarihindeki en uzun ömürlü sırt deseniyle günlük otomobillerde, spor otomobillerde, hatta hafif ticari araçlarda aynı derecede rahat bir şekilde kullanılabildi. Şimdi de dünyanın en arzu edilen klasik otomobillerinin donanımı olmak üzere geri döndü.
Otomotiv Sektörü
Renault’nun yeni SUV’unun ismi belli oldu : Boreal

Renault Boreal, Avrupa dışındaki 70’ten fazla pazar için tasarlandı. İlk olarak Latin Amerika’da satışa sunulacak model, ilerleyen dönemde farklı ülkelerde de kullanıcılarla buluşacak.
Yeni Boreal, Renault’nun uluslararası pazarda ürün gamını üst segmente taşıma hedefini yansıtıyor. Boreal ismi, keşif ruhunu temsil edecek şekilde Fransızcadan ilham alınarak oluşturuldu.
Renault Boreal, teknolojiyi, konforu ve sürüş keyfini bir araya getiren yapısıyla dikkat çekiyor. Modelin dünya lansmanı önümüzdeki aylarda Brezilya’da gerçekleştirilecek.
Blog
OMODA7 Yeni Nesil İçin Crossover Segmentini Yeniden Tanımlıyor!

Yenilikçi tasarım diline sahip modelleri ile kısa sürede dikkatleri üzerine çeken OMODA markası dünya genelinde yeni nesilleri en iyi anlayan ve farklı yaştan gençlerin farklı ilgi alanlarını ve ihtiyaçlarını her zaman derinlemesine anlayan ve karşılayan bir crossover markası olarak dikkat çekiyor. C segmenti bir crossover olan OMODA7 ve şarj edilebilir hibrit OMODA7 PHEV, NEO tasarımı, NEO teknolojisi ve NEO kalitesiyle trendleri hedefliyor. Kullanıcılar, “Art in motion X” vizyonuna sahip dış tasarımından akıllı kokpit ve konfor deneyimine kadar, NEO ulaşım ve yaşam tarzının çekiciliğini deneyimleyebiliyor ve OMODA’nın öncü bakış açısını crossover segmentinde nasıl yeniden tanımladığını görebiliyor.
Toplumsal ritmin hızlanması ve kişisel gereksinimlerin artmasıyla birlikte OMODA, yeni nesillerin belli bir kesiminin daha olgun karakter özellikleri sergilediğini gözlemledi. Bu, aslında içe dönük ama dizginlenemeyen bir grup. Dışarıdan bakıldığında pek dikkat çekmeyen ama içten içe farklı olmayı hedefleyen bir yapıya sahip. OMODA, bu kitleye hitap etmek amacıyla NEO Crossover vizyonuyla yeni OMODA7’yi piyasaya sürdü.
OMODA7 NEO vizyonuyla ulaşımı yeniden tanımlıyor!
Şehrin neon ışıkları geceyi aydınlattığında, OMODA7 keskin “X” şeklindeki ön cephesiyle karmaşanın içinden sıyrılıyor. Gövde, ön taraf alçak ve arka kısım daha yüksek olmak üzere bir dalış pozisyonu sergiliyor. Gizli yan camlar ve sileceklerin tasarımı, gövde hatlarının incelikle işlenmiş bir sanat eseri gibi kusursuz bir şekilde harmanlanmasını sağlıyor. OMODA 7, sınıfında tek olan akıllı ritim aydınlatma setiyle donatıldı. Böylece sanki gövdeden enerji akıyormuş gibi aracın durumuna göre gerçek zamanlı olarak uyum sağlayabiliyor. Araç çalıştırıldığında ön tampondaki aydınlatmalar yanarak ışık gösterisinin başladığını işaret ediyor. Akan sinyaller dönüşlerde yanıp sönerek aracın yan taraflarında dinamik ışık ve gölgeler yaratıyor. Şarj için park edildiğinde ise yan camdaki şarj lambaları yanarak araca dinamik bir hava katıyor.
OMODA7 akıllı kabin teknolojisiyle iç mekânda da NEO vizyonunu vurguluyor!
Akıllı kabine binen ön yolcu, bu sınıftaki tek 15,6 inçlik Star Track kayar ekran üzerinde dört parmağını sorunsuzca kaydırarak anında üst düzey sürükleyici akıllı eğlence yolculuğuna başlayabiliyor. 12 hoparlörlü panoramik ses sistemi, melodiyi senkronize bir şekilde çalarken her hoparlör sessizce birlikte çalışarak sürükleyici bir deneyim üretiyor. Dört bölgeli ses tanıma sistemi, ulaşım için mükemmel bir yardımcı olarak öne çıkıyor. Dış dünyadaki sesler çift katmanlı ses geçirmeyen camlar sayesinde kabinden uzak tutulduğundan aracın içi huzur dolu bir vahaya dönüşüyor. İster trafik sıkışıklığı stresi olsun, isterse de uzun bir yolculuğun yorgunluğu; tüm bunların etkisi, çok iyi ayarlanan zarif süspansiyon ve sessiz kokpit sayesinde hafifletiliyor. Akşam vakti aracın camından içeri hafif bir esinti estiğinde, ön koltuktaki yolcunun sadece bir düğmeye basması yeterli oluyor ve VIP koltuk bacak desteğini yavaşça açarak yumuşak masaj modunu başlatıyor.
OMODA7 PHEV Süper Hibrit sayesinde menzil sınırlarına takılmıyor!
OMODA7 PHEV hibrit modelinin, OMODA markasının dünyanın öncü NEV teknolojisi Süper Hibrit Sistem (SHS) ile donatılan ilk süper hibrit modeli olduğunu da belirtmekte fayda var. OMODA7 PHEV, “ultra uzun toplam sürüş menzili, ultra düşük şarj modu yakıt tüketimi (CS) ve tamamen elektrikli sürüş menzili” açısından sınıfının en iyi performansıyla, Çin’deki dokuz ülkeyi kapsayan basın turu kapsamında yeni tamamlanan Süper Hibrit Maratonu’nda tüm beklentileri aştı. Ölçülen menzil 1.457 km’ye ulaşarak hibrit SUV dünyasının tüketim ve menzil standardını yeniden tanımladı. En güzel OMODA modelinin süper hibrit teknolojisiyle bir araya gelmesiyle NEO trend ulaşım konsepti ve NEO teknolojileri son derece gelişmiş ve entegre bir yapı ortaya koyuyor. Böylelikle OMODA7, üst düzey crossover ulaşımını yeniden tanımlıyor.
Blog
T10X’te avantajlı fırsatlar mayıs ayında da sürüyor

Türkiye’nin mobilite alanında hizmet veren küresel teknoloji markası Togg, T10X sahibi olmak isteyen kullanıcılara mayıs ayında da avantajlı fırsatlar sunmaya devam ediyor. Stoklarla sınırlı finansman desteği kapsamında mayıs ayında bireysel kullanıcılara T10X V2 için 400 bin TL krediye %0 faiz veya 1 milyon TL krediye 48 ay vadeli seçenekler yer alıyor.
Togg, tüm Türkiye’yi farklı finansman destekleriyle T10X ile buluşturmaya devam ediyor. Kullanıcılara konforlu bir mobilite deneyimi sunan Togg, mayıs ayında da stoklarla sınırlı kampanyasını sürdürüyor. Bu kapsamda bireysel kullanıcılar, T10X V2 için 400 bin TL krediye %0 faizli 12 ay vadeli 33 bin 333 TL aylık geri ödemeyle sahip olabiliyor.
1 milyon TL krediye 48 ay vade imkânı
Kampanya kapsamında kullanıcılar, 1 milyon TL krediye %3,33’ten başlayan faiz oranlarıyla 48 ay vadeli 49 bin 804 TL aylık geri ödemeyle de T10X V2 satın alabiliyor.