Stellantis Türkiye’nin CCO’su Ayça Furth, toplamda 6 bölgesinden biri olan Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nde (MEA) İnsan Kaynakları Yetenek Yönetimi Stratejilerinden Sorumlu Olacak
Stellantis Grup çatısı altında Peugeot, Citroën, Opel ve DS olmak üzere dört ikonik markanın Türkiye’deki satış, pazarlama, parça ve servisler faaliyetlerini yürüten otomobil üreticisi ve mobilite sağlayıcısı Stellantis Türkiye, yeni bir başarıya daha imza attı. Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nde (MEA) insan kaynakları yetenek yönetimi stratejisini, Stellantis Türkiye CCO’su Ayça Furth’e emanet etti. Bu kapsamda sorumluluk alanları daha da genişletilen Stellantis Türkiye’nin CCO’su Ayça Furth, MEA Bölgesi’ndeki insan kaynakları ve yetenek yönetimi stratejilerinden de sorumlu olacak. Furth, grup çatısı altında MEA Bölgesi’nde görev alan çalışanların değişen iş gücü ve iş yapış alışkanlıklarına paralel olarak ölçümlenmesi, değerlendirilmesi ve yeniden şekillenmesi süreçlerini yürütecek. Bu kapsamda, bölgenin sürdürülebilir iş gücü stratejisinin oluşturulması da sorumlulukları arasında olacak.
“Hedef MEA Bölgesi’ni, Stellantis dünyası için bir yetenek havuzuna dönüştürmek”
Konu hakkında açıklamalarda bulunan Stellantis Türkiye’nin CCO’su Ayça Furth, “MEA Bölgesi, Stellantis dünyası için çeşitlilik açısından adeta bir yetenek havuzu. Bölge içinde yetenek yönetimini stratejik bir bakış açısıyla tekrar şekillendirirken, diğer yandan da geleceğin yetkinliklerini baz alarak, dışarıda yetenek havuzunu oluşturmak önümüzdeki dönem öncelikli başlıklar olacak. Aslında piyasada klasik anlamda işe alım olarak konumlanan yetenek yönetimi, gerçek bir “Yetenek Avcılığı” kavramı ile tekrar şekilleniyor. Sadece işe alımı değil, yeteneğin iklimini ve adaptasyonunu da planlayan gerçek bir “Yetenek Yönetimi” bakış açısından bahsediyorum. Bu bağlamda grup çatısı altında MEA çok büyük ve önemli bir bölge. Bu derece kıymetli göreve bir Türk’ün getirilmesi elbette ayrıca gurur verici. Süreçte önemli aşamalardan biri MEA Bölgesi’nde ihtiyacımız olan iş yapış ile doğru yeteneği bir arada yapılandırmak olacak. İkincisi ise şirketin insan kaynakları özelindeki stratejilerini kapsayan uzun vadeli bir plan oluşturmak. Özellikle beyaz yakalı personelin, altın yakalı bağımsız/yenilikçi iş gücüne dönüşmesi konusunda kalıcı ve geleceği doğru okuyan stratejiler oluşturacağız.” diye konuştu.
“Yarattığımız iş iklimi dünyaya örnek oldu”
Stellantis Türkiye’nin benimsediği insan kaynakları politikaları ile önemli global başarılara imza attığını ve örnek olduğunu belirten Ayça Furth, “Stellantis Türkiye olarak yaptığımız tüm uygulamalar başarılı oldu ve bu başarılar globalde de oldukça pozitif çınladı. İnsan kaynağını işin doğalından ve iş yapış kültüründen ayrı ve kopuk yönetmek imkânsız. Keza işi de bireyin yetkinlik ve gücünden farklı görmek olamaz. Stellantis Türkiye olarak başarımızın ardında bu iki önemli farkındalığı, bireyi ve bireyin gönüllü iş yapış yaklaşımını merkeze koyarak yapılandırmış olmamızın katkısı şüphe götürmez. Bu da bireyin ihtiyaçlarını fark eden, çalışanın ve kurumun değerlerini bir ortak paydada değerleyen bir perspektif demek. Yeteneklerimizin ve onların ihtiyaçlarını anladığımızın en güçlü söylemi olan ve ofisleri evlere taşıma sürecimizin temelindeki değişimi anlatan ‘beyaz yakalının özgürlük manifestosu’ tanımımız artık Stellantis Grubu tarafından da global olarak kabul gördü. Yeni iş yapış şekli ve iş gücünün kendini konumladığı bakış açısı yani “Manifesto” tanımı artık grup içerisinde iç iletişimde de kullanılmaya başlandı. Bütün bunlar, Stellantis Türkiye olarak bizim başarımız. Stellantis Türkiye olarak; izlediğimiz insan kaynakları politikamız, pek çok yerli ve yabancı kuruma da ilham verdi. Bu kapsamda MEA Bölgesi’ndeki yetenek yönetimi sürecinin Türkiye’den yürütülecek olması da aslında bu başarılarımızın bir sonucudur. Bu görevi de layığıyla yerine getirip, Türkiye’yi Stellantis dünyasında en iyi şekilde temsil etmekten mutlu olacağım” dedi.
Oluşturdukları başarılı insan kaynağı ikliminin değer ve önemine de dikkat çeken Furth, “Stellantis Türkiye olarak son iki-üç yıldır Türkiye’de ciddi anlamda bir yetenek avı yapıyoruz. Bunu da otomotiv sektöründen bağımsız olarak gerçekleştiriyoruz. Yarattığımız iş iklimi son derece değerli. Çünkü yeteneği fark eden, çalışana değer veren ve aynı zamanda dünyaya örnek olan bir çalışma iklimimiz var. Bu nedenle her sektörden profesyonelleri şirketimizde çalışmak konusunda heyecanlandıran bir kurumuz. Bu bağlamda da otomotivde örneğimiz yok” açıklamasında bulundu.