Connect with us

Lojistik

ULAŞIMDA MOBİLİTE HİZMET SEKTÖRÜ 2024 YILINDA DEVASA BİR HACME ULAŞACAK

Şirketlerde kurum içi inovasyon ve girişimciliği bilimsel ve rasyonel şekilde yönetme konusunda çözüm ortaklıkları yapan GOOINN, Türkiye’de ve dünyada ulaşımda “mobilite” hizmetlerini kapsayan bir araştırma raporu yayınladı.

Raporda; 2020 yılında 616,1 milyar dolar olan mobilite hizmet gelirinin 2024 yılında 1 trilyon 298 milyar dolara ulaşması bekleniyor. 2021 e-mobilite endeksine göre Çin dünyada mobilite pazarında lider konumda bulunurken, Türkiye’de en çok yerel toplu taşıma araçlarının kullanıldığı ortaya konuyor. Yapılan araştırmada yerel otobüs kullanımı yüzde 61 oranında gerçekleşirken, bunu yüzde 51 ile özellikle İstanbul’da son günlerde yoğun olarak gündeme gelen taksiler takip ediyor. Mobilite hizmetleri içinde en az olarak ise yüzde 8 oran ile paylaşımlı motorlu scooter’lar görülüyor.

 

Mobilite Pazarı Büyüyor

 

Dünyada mobilite hizmeti tüketiciler arasında ilgi görmeye başladığı ve pazarda büyük bir büyüme olduğunun ortaya konduğu raporda şu görüşlere yer veriliyor;

“Almanya mobilite pazarında Çin’den sonra ikinci büyük hacmi oluşturarak araç üretiminde güçlü bir büyüme elde etmektedir. Fransa üçüncü, Amerika Birleşik Devletleri ise dördüncü sırada yerini almaktadır. Aynı endeks raporuna göre Covid- 19 pandemisi dünya genelinde araç pazarları üzerine olumsuz etki yaratmasına rağmen Avrupa’da elektrikli araç satışları artmıştır. Bu satış hacimleri büyük ölçüde teşvik paketlerinde yer alan satın alma teşviklerinden kaynaklanmaktadır. Türkiye Avrupa, Orta Doğu ve Kafkaslar arasında stratejik konumu nedeniyle ulaşımda önemli bir noktadadır. Ülkenin stratejik açıdan önemli bir konumda olması, mobilite alanının gelişmesi için ortam yaratmaktadır.

 

Mobilite ekosisteminde üzerinde durulan iki kavram Mikromobilite ve Akıllı Alt Yapı Sistemleri ve Araç Aboneliği Modeli’dir. Mikromobilite 45 km/s’nin altında hızlarda çalışan ve bireysel olarak kullanılan küçük ve hafif araç anlamına gelmektedir. Kalabalık şehirlerde en büyük sorun olan trafiğe alternatif bir çözüm olarak görülmektedir. Son zamanlarda özellikle kısa mesafeler arasında hareket özgürlüğü sağlayarak kent içi ulaşımın tüm dinamiğini yeniden tanımlamaya başlamıştır. Büyük bir büyüme kaydeden mikromobilite çözümleri caddelerde yerini kolaylıkla almıştır. E-bisikletler ve ardından ortaya çıkan e-scooterlar günümüzün pöpüler mikromobilite araçlarından biri haline gelmiştir. Şu anda Avrupa’da yaklaşık 20 milyon e-scooter kullanıcısı bulunmakta ve bu pazarın 2030 yılına kadar 100 milyar Euro’nun üzerinde değerlenebileceği öngörülmektedir.”

 

Hibrit ve elektrikli araçlara talep artıyor

 

Bugün, Zorlu Holding’den Sabancı Topluluğu’na ve Eczacıbaşı İnovasyon’a kadar birçok büyük holdinge, bankaya ve global girişimcilik programlarına inovasyon kültürünü tesis eden ve güçlendirenGOOINN’nin Mobilite Hizmetleri Araştırma Raporu’nda özellikle pandemiyle birlikte kentlerde hibrit veya elektrikli araç satın alma eğilimlerinde ciddi bir artış olduğu belirtiliyor.  Bu trendin artarak devam edeceğinin belirtildiği rapor şöyle devam ediyor;

“Özellikle Y kuşağı ve kentlerde yaşayan kişiler otomobillerin kirlilik kaynağı olduğunu düşünmeye başladı. Yüksek yakıt fiyatları Y kuşağı tarafından otomobillerini kullanmaktan vazgeçmeye yönlendiriyor. Y kuşağının genellikle paraya önem verdiği ve bu nedenle araç paylaşımına daha sıcak baktığı da ayrıca görülüyor. Kentsel alanlardaki otonom araçlarla ilişkilendirilen küresel gelirin 2030 yılında yıllık 1,6 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bağlantılı araçlar sürücüler için daha iyi bir deneyim sağmakla kalmayacak aynı zamanda işletmeler için de değer yaratacak yeni alanlar açan güçlü bilgi platformları haline gelerek veriden oluşan araçlara dönüşeceği öngörülüyor.”

 

Bunun yanında sürücüsüz araçların da tamamen farklı bir mobilite deneyimi ve yepyeni bir ekosistemini oluşturacağının kaydedildiği raporda “Kazaların ve trafik yoğunluğunun azalması, enerji talebinin ve ulaşım maliyetlerinin düşmesi, altyapıların kullanımla orantılı olarak ücretlendirilmesi, çok modelli ulaşım ile park alanlarının ortadan kalkması gibi gelişmelerin yaşanılacağının” altı da çiziliyor.

 

Startup’lar mobiliteyi geliştiriyor

 

GOOINN’nin Mobilite Hizmetleri Araştırma Raporu’nda mobilite alanı büyük bir dönüşüm içinde olduğu da kaydedilirken “Sensör teknolojisindeki gelişmeler, yapay zekâ, büyük veri, yeni iş modelleri, araçların elektrifikasyonu ve otonom araçlar üzerine yapılan tüm çalışmalar geleneksel ekosistemi kökten değişime uğratmaktadır ve yeniden yapılandırmaktadır. Bu yeni yapılanma sürecinde hızlıca talebe adapte olabilen, inovasyona açık startupların önemi giderek artmaktadır. Startuplar inovasyonu sisteme hızlı ve daha hızlı bir şekilde sokabilmektedir ve sektördeki firmalar startuplar ile çalışmanın inovasyon açığını kapatmada büyük bir rol oynamaktadır” denildi. Raporda Türkiye’deki startuplardan örnekler de şu şekilde sıralandı;

 

“Mobilite çözümlerini yükseltmek için yapay zekâ ve yapay görme algoritmaları üreten yüksek teknoloji şirketi Tytovision, paylaşımlı elektrikli scooter modelini ortaya koyarak kullanıcılarının A noktasından B noktasına hızlı ve ucuza ulaşmalarını sağlayan Gez Mobility, şehir tıkanıklığı ve kirliliğini çözmeye yardımcı olmak amacıyla iki yolcu için elektrikli bir dikey kalkış ve iniş uçağı geliştirmekte olan AirCar,  Türkiye’de büyüyen mikro-mobilite alanına liderlik eden teknoloji şirketi Martı,  block chain tabanlı, elektrikli araç şarj noktası bulma hizmetleri sunan platform olan Car4Future,  temiz enerji ve dijital servislerle geleceğin akıllı ulaşım araçlarını tasarlayan ve geliştiren teknoloji şirketi KODECO,  Zorlu Enerji tarafından kurulmuş olan Türkiye’nin ilk elektrikli araç paylaşım platformu electrip,  kişisel kullanım amaçlı, günlük kullanımda, şehir içinde rahatlıkla kullanılabilen, özelleştirilebilir gaz-fren sistemi özelliği olan elektrikli scooter sunan Hergele ve  kullanıcılarına kiralık araba seçimini kolaylaştıran bir hizmet sağlayan Yolcu360, her türden bisiklete kolaylıkla kurulabilen en hafif elektrikli bisikletli dönüşüm setini sunan Bypee.””

 

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Blog

Yedek Parça Sektöründe Rekor Büyüme!

Yeni Bakım Alışkanlıkları ve Araç Parkının Yaşlanması  Yedek Parçayı Otomotivin Merkezine Aldı”

 

Otomotiv sektöründe yaşanan dönüşümün en güçlü etkilerinden biri, yedek parça ve bakım pazarında kendini gösteriyor. Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, sektördeki hızlı büyümeye dikkat çekerek, “Yedek parça artık sadece bir ihtiyaç değil, stratejik bir yatırım” dedi. 2020’de 24,2 milyon olan araç parkı 2025’te 28,5 milyona çıkarak %17,7 büyüme gösterdi. Bu büyüme, yılda ortalama 300 USD parça ihtiyacıyla birleşince yedek parça pazarında 1,3 milyar USD’lik ek potansiyel oluşturdu.

 

Araç Parkının Büyümesi Yedek Parça İhtiyacını Artırdı

Türkiye’deki toplam araç sayısı 2020’de 24,2 milyonken, 2025 itibarıyla 28,5 milyona ulaştı. Bu yaklaşık %17,7’lik artış, parça tüketimini doğrudan etkiledi. Motor Aşin verilerine göre, ortalama bir araç yılda 250–350 USD’lik yedek parça ihtiyacı doğuruyor. Bu da pazarın toplam büyüklüğünü 8,55 milyar USD seviyesine çıkardı.

Elektrikli Araçlarla Parça Profili Değişiyor

2025’te araç parkının %3’ünü elektrikli araçlar oluşturuyor. “Egzoz, debriyaj, yağ filtresi gibi geleneksel parçalara olan talep azalırken; batarya, inverter, elektronik modül gibi parçalarda %80’i aşan talep artışı gözleniyor” İfadelerine yer veren Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, “2030’da bu oranın %15’e çıkmasıyla birlikte bu değişimin daha da hızlanacağını öngörüyoruz” dedi.

Yedek Parçada İhracat Hız Kazandı, Dış Ticaret Açığı Azaldı

İhracat verilerine de değinen Aşçı, “2020’de 7,8 milyar USD olan yedek parça ithalatı, 2025 yılında 9,5 milyar USD’ye ulaştı. Buna karşılık, ihracat %35,3 artışla 8,8 milyar USD seviyesine geldi. Böylece dış ticaret açığı 1,3 milyar USD’den 0,7 milyar USD’ye düşerek daha dengeli bir yapı oluştu. Bu gelişme, Türkiye’nin güçlü üretim kabiliyeti ve markalaşma stratejileri sayesinde sağlandı. 2025’te yedek parça ihtiyacının %47’si yerli kaynaklarla karşılanırken, bu oranın 2030’da %55’e ulaşması bekleniyor. Özellikle ön takım, fren sistemleri, aydınlatma ve iç trim parçalarında Türkiye merkezli üreticilerin yatırımları hız kazandı” açıklamasında bulundu.

Tüketici Eğilimleri Değişiyor: Uzun Ömürlü Araç, Kaliteli Parça

Tüketicilerin pandemi sonrası 5 yılda zaman içerisinde sıfır araç temininde yaşadığı zorluklar, mevcut araçlarını daha uzun süre kullanmaya yönlendirdiğini aktaran Aşçı “Bu da bakım ve onarıma olan talebi artırdı. 2024’te otomobil tamir ustalarının iş hacmi %50’ye varan oranda artarken, kullanıcılar orijinal ve sertifikalı parçaya yönelerek bakım kalitesine önem vermeye başladı” değerlendirmesini yaptı ve geri dönüşüm, hurda parça ve sürdürülebilirlik konuları özelinde sektöre çağrıda bulundu.

Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, “Yedek parça sektörü sadece araçlar için değil, ekonomi için de stratejik bir kaldıraçtır. Ar-Ge, yerli üretim ve geri dönüşüm ekosistemi ile bu alanı güçlendirmek zorundayız. Elimizdeki veriler, sadece büyüklüğü değil, derinliği de gösteriyor. Bugün Türkiye’de ortalama araç yaşı 14’ü aştı. Bu yaşlı araç parkı, yedek parçayı sadece bakım değil, aynı zamanda emniyet ve sürdürülebilirlik eksenine taşıyor.” dedi. Ayrıca hurda parça geri dönüşümü konusunda özel sektör, STK ve kamunun birlikte çalışması gerektiğinin altını çizdi.

Continue Reading

Blog

Operasyonel Araç Kiralama Sektörü 2024’te 95.8 Milyar TL’lik Yatırımla 69 Bin 700 Adet Aracı Filosuna Kattı!

Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER), 2024 yılına ilişkin sektör verilerini açıkladı. Bu kapsamda; operasyonel araç kiralama sektörü 2024’te 95,8 milyar TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 69 bin 700 aracı filosuna kattı. Operasyonel araç kiralama sektöründe sedan gövde tipi yüzde 46,6 ile hala tercihlerde ilk sıradaki yerini korurken SUV karoser tipi yüzde 19,9 ile üçüncü sırada yer aldı.  Rapora göre, sektörün araç parkının yüzde 31,8’lik bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluştururken, benzinli araçların payı yüzde 58,5’e, hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,6’ya yükseldi. Operasyonel araç kiralamanın sadece bir araç edinme yöntemi değil aksine A’dan Z’ye tam bir hizmet paketi olduğunu söyleyen TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kağan Yaşa, “Günümüzde kaynaklar, mevcut koşullar nedeniyle, sınırlı hale geldi. Bu sebeple, kaynakları mümkün olduğunca verimli kullanmak sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıyor. Kaynaklarını verimli kullanmak isteyen şirketler, ticari faaliyetlerinde ihtiyaç duydukları araçları temin etmek için satın alma alternatifi yerine artan oranda operasyonel kiralamayı tercih ediyor. Bu sayede öz kaynaklarını ve kredi limitlerini ana faaliyet alanlarında değerlendirme imkânı bulurken araç sahipliğinden kaynaklanan birçok maliyet kalemini ve riski de bertaraf etme imkânı elde etmiş oluyorlar.  Şirketlerin araç parkı dikkate alındığında, kiralamanın büyümesi konusunda yüksek potansiyeli görebiliyoruz” dedi.

 

Araç kiralama sektörünün çatı kuruluşu Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER), bağımsız araştırma şirketi NielsenIQ iş birliği ile hazırladığı, 2024 yılı sonuçlarını içeren “TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, operasyonel araç kiralama sektörü 2024 yılında 95 milyar 800 milyon TL’lik yatırımla 69 bin 700 adet yeni aracı filosuna kattı. 2024 yılı sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 280,2 milyar TL olarak gerçekleşti. Sektörün toplam araç sayısı 2023 yılı sonuna göre yüzde 0,9 azalarak 251 bin 800 adede geriledi. Operasyonel kiralama sektörü 2024 yılında da ekonomiye önemli oranda vergi girdisi sağlamaya devam etti. Sektörün 2024’te ödediği vergi tutarı toplamda 50 milyar TL’yi buldu.

 

Kiralanan araçların yüzde 9,6’sı hibrit ya da elektrikli!

Rapora göre, Renault yüzde 18,2 pay ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün en çok tercih edilen markası olmayı sürdürdü. Renault’yu yüzde 16,7’le Fiat, yüzde 9,7 ile Toyota, yüzde 9,2 ile Volkswagen ve yüzde 8,9’la Ford takip etti. Sektörün araç parkının yüzde 47,2’si kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 30,6 ve üst-orta sınıf araçlar yüzde 10,1 pay aldı. 2018 yılı sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki hafif ticari araçların yüzde 2,9 olan payı ise 2024 yılı sonunda yüzde 7,4’e yükseldi. Diğer yandan, sektörün araç parkında yer alan hibrit ve elektrikli araçların payının artmaya devam etmesi de dikkat çekti. Buna göre, sektörün araç parkının yüzde 31,8’lik bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluştururken, benzinli araçların payı yüzde 58,5’e, hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,6’ya yükseldi.

 

Kiralamada da ilk tercih hala sedan!

TOKKDER raporunda yer alan dikkat çekici verilerden bir diğeri ise, operasyonel araç kiralama sektöründeki gövde tipine göre araç tercih sıralamasında sedan birinciliğinin devam etmesi oldu. Bu kapsamda, sedan gövde tipine sahip araçlar yüzde 46,6 ile birinci sırada, hatchback gövde tipine sahip araçlar ise yüzde 24,3 ile ikinci sırada yer aldı. SUV araçlar ise yüzde 19,9 ile üçüncü sırada yer aldı. SUV gövde tipindeki araçlarda 2023 yılı sonuna göre yüzde 23’lük bir artış dikkat çekti. Bu araçları yüzde 0,9 ile station wagon gövde tipine sahip araçlar takip etti. Sektörün toplam araç parkının yüzde 81,7’sini otomatik vitese sahip araçlar oluştururken, manuel vitesli araçların payı ise yüzde 18,3 olarak gerçekleşti.

 

Operasyonel araç kiralama, işletmelere birçok faydayı bir arada sunuyor

2024 yılı sonuçlarını değerlendiren TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kağan Yaşa, “Operasyonel araç kiralamaya talep olmasına rağmen, enflasyondaki artışla beraber kira fiyatlarının artması ve finansman kaynaklarına erişimdeki engeller sebebiyle büyüme beklentinin altında kaldı. Etkileri sürmekte olan ülke ekonomimizdeki bozulma, ticari hayatı maalesef olumsuz yönde etkiledi. Elbette operasyonel kiralama sektörü de tüm sektörlerde olduğu üzere bu olumsuzluktan nasibini aldı. Özellikle, artan kredi faizleri, düşen büyüme hızı ancak buna rağmen yükselen enflasyon, şirketleri zorunlu olarak tasarruf etmeye yönlendirdi. Bu gelişmeler karşısında operasyonel kiralama sektörü bir miktar küçüldü. 2018 yılı sonunda 328 bin adetlik filo büyüklüğüne sahip olan sektörümüz, 2024 yılı sonunda 252 bine düştü. Sektörümüz ne kadar az operasyonel riske maruz kalırsa büyümesi de o kadar sürdürülebilir olacaktır. 30 Kasım 2024 tarihli ve 32738 Sayılı Resmî Gazetede yayınlanan “Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile, araç kiralama işletmelerine, kiralanan araçlarda GPS cihazı (küresel uydu navigasyon sistemi) bulundurarak, araçlara ait konum bilgisine ilişkin kayıtları üç yıl saklama zorunluluğu getirilmiştir. Kanunda ayrıca “genel kolluk kuvvetleri tarafından tutulan verilerden şahısların devam eden aktif araç kiralamasının olup olmadığı bilgisi araç kiralama faaliyeti yürüten gerçek ve tüzel kişilere ait işletmelerle paylaşılır.” hükmü de yer almaktadır. Kanundaki “Kiralanan araçlarda GPS cihazı (küresel uydu navigasyon sistemi) bulundurma zorunluluğu” hükmünün, kanun Resmi Gazete’de yayınlanmadan önce, kanundan çıkarılması konusunda TOKKDER olarak girişimde bulunmuştuk. Ancak bu talebimizin karşılık bulmadığı görülmektedir. Diğer taraftan aralık ayında kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtlar için Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliği kapsamında 31 Ocak 2025 tarihine kadar Taşıt Tanıma Birimi (“TTB”) başvurularının yapılması, 30 Nisan 2025 tarihine kadar ise montaj işlemlerinin tamamlanması zorunluluğu getirilmiştir. Sektörümüzü etkileyen dinamikler için uzun vadeli planlamaya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Ani ve sık yapılan bu tür değişiklikler, filosunda yüksek sayıda aracı olan şirketlerin ve araç kiralama firmalarının mali yapılarını ve işleyişlerini olumsuz etkileyebiliyor. TOKKDER görüş ve önerileri çerçevesinde yapılacak düzenlemelerin sektörümüzün hizmet standartlarını yukarı çekerek müşteri memnuniyetini daha da artıracağını düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.

 

Operasyonel araç kiralamanın sadece bir araç edinme yöntemi değil aksine A’dan Z’ye tam bir hizmet paketi olduğunun altını çizen Kağan Yaşa, şöyle devam etti: “İhtiyaç duyduğu aracı satın almak yerine kiralama yöntemiyle edinmeyi tercih eden işletmeler, bu paketin sunduğu tüm avantajlardan faydalanmanın yanı sıra öz mal bir araç sahibi olmanın risklerinden tamamen korunaklı hale geliyor. Araç satın almak, şirketler için yüksek yatırımı ve araç yönetiminde verimsizlik potansiyelini de beraberinde getiriyor. Günümüzde kaynaklar, mevcut koşullar nedeniyle, sınırlı hale geldi. Bu sebeple, kaynakları mümkün olduğunca verimli kullanmak sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıyor. Kaynaklarını verimli kullanmak isteyen şirketler, ticari faaliyetlerinde ihtiyaç duydukları araçları temin etmek için satın alma alternatifi yerine artan oranda operasyonel kiralamayı tercih ediyor. Bu sayede öz kaynaklarını ve kredi limitlerini ana faaliyet alanlarında değerlendirme imkânı bulurken araç sahipliğinden kaynaklanan birçok maliyet kalemini ve riski de bertaraf etme imkânı elde etmiş oluyorlar.  Sağlıklı analiz yapan her şirketin kiralamayı tercih etmesi lazım. Kiralama dünyada da büyüyor, bizde de büyümeye devam edecektir. Şirketlerin araç parkı dikkate alındığında, kiralamanın büyümesi konusunda yüksek potansiyeli görebiliyoruz.”

Continue Reading

Blog

Büyük İstanbul Tüneli İki Kıtayı Demir Ağlarla Birbirine Bağlayacak

İki kıtayı metro hattı ile birbirine bağlayacak olan proje, İstanbul Boğazı’nı geçecek şekilde planlandı, Söğütlüçeşme (Kadıköy) – İncirli (Bakırköy) arasında ulaşımı sağlayacak.

Proje Marmaray ve Avrasya’dan sonra Boğaz’ın altından geçecek üçüncü tünel olacak. Bu projeyle günde 6,5 milyon yolcunun kullanacağı 11 farklı raylı sistem hattını birbirine bağlayarak şehrin ulaşımını sağlayacak. Projenin 2025’te yüzde 25’inin ve 2028’de de tamamının bitirilmesi planlanıyor.

İki kıtayı metro hattı ile birbirine bağlayacak olan proje, İstanbul Boğazı’nı geçecek şekilde planlanmış olup, Söğütlüçeşme (Kadıköy) – İncirli (Bakırköy) arasında ulaşımı sağlayacak.

Büyük İstanbul Tüneli Projesi 4,3 km’lik bölümü boğaz geçişi olmak üzere toplamda 30,2 km uzunlukta ve 15 istasyondan oluşacak. Anadolu ve Avrupa yakasında toplamda 11 raylı sistem ile entegre olarak planlanan hattın, Türkiye’nin en kalabalık şehri İstanbul’un ulaşım sorununa önemli çözüm katkısı sağlayacak metro hattı olarak planlandı. Proje 2028 de faaliyete geçecek.

Kaynak: LOJİPORT

Continue Reading

En Çok Okunanlar

Copyright © 2020 Ticari Araç Haberleri markası tescilli bir markadır.