Connect with us

Lojistik

Düzce e-ticaretin Lojistik Merkezi Olma Yolunda

  Dünyanın önemli bir e-ticaret devi yatırım için Düzce’yi markajına aldı. 80 bin metrekare alan ile başlayacak yatırımın Ankara ve İstanbul hattındaki önemli bir noktada bulunan Düzce’yi e-ticarette lojistik merkez olmaya hazırlayacak.

DÜNYA Gazetesi Üst Yöneticisi Hakan Güldağ, Genel Koordinatör Vahap Munyar ve Yazıişleri Müdürü Handan Sema Ceylan sordu; Düzce Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Tuncay Şahin ve Düzce Ticaret Borsası Başkanı Nurettin Karslıoğlu cevapladı.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde DÜNYA 81 ildeki oda ve borsalarla bir araya gelecek. “Başkanlar Konuşuyor” adlı bu projede ikinci kent Düzce oldu. 81 plaka numarasını alan Türkiye’nin en genç kenti Düzce, 1999 depreminden sonra vilayet oldu. Sanayisiyle öne çıkan kentin iddiası, tarım ve turizm olacak. Kentte orman ürünleri de göz dolduruyor.

13 yabancı sermayeli firmaya yenileri ekleniyor

TUNCAY ŞAHİN
DÜZCE TİCARET VE SANAYİ ODASI BAŞKANI

tuncay-sahin.jpgÖzellikle 1999’da Düzce depremiyle beraber şehrin yüzde 95’i yıkıldı en genç illerden bir tanesiyiz. Şimdi gündemimizde e-ticaret var. Dünyanın dev bir e-ticaret firması Ankara-İstanbul arasındaki avantajlı yerimiz için geldi. Biliyorsunuz Kuzey Marmara Otoyolu Hendek’e kadar geliyor. Bu dev firmanın çok önemli bir yatırım yapmasını sağlayacağız. Ayrıca Namet’e 222 dönem yer verdik. Endüstri 4.0’a göre çok teknolojik bir yatırım yapıyorlar. Gelen yatırımcı önce bize geliyor. Sayın valimize sayın bakanımıza götürüyoruz. Çok hızlı bir şekilde evrakını, sorununu çözüyoruz. 1. OSB’mizde çok çekmiştik. Artık idmanlıyız, yatırımlarımızı kentimizin lider isimleri sayesinde hızla devreye alıyoruz. En büyük yatırımcılarımızdan Düzcecam yine bir yatırım yapmak için 50 dönüm yer istiyor. Başka bir firmamız 200 dönüm yer istiyor. Bir İranlı yatırımcımız 100 dönüm yer talep etti.

Yerimiz kısıtlı artık biz burada 3 bin liranın altında işçi çalıştırmayacak yatırımlara öncelik veriyoruz. Yatırımcıların hepsinin yatırımı 100 milyon liradan fazla. Dünya hızla değişiyor. Biliyorsunuz 85 milyon mesleğin yok olacağı, 97 milyon yeni mesleğin doğacağı söyleniyor. Almanya’ya düzenlediğimiz bir geziden sonra KOBİ’lerin neler yapması ile ilgili kritik bilgiler edindim. Düzce’deki arkadaşlara hemen söyledim. Dijitalleşmeyi, ihracatı hiç deneyimlememiş iş insanlarını merceğimize aldık. Dış Ticaret İstihbarat Birimi kurduk. Düzce’de yüzde 100 yabancı sermayeli 13 firma var.

Bizim eğitimlerimize onlar da destek veriyor. Tahkimden tutun proje geliştirmeye kadar eğitimler sunuyoruz. Gümrükçülük de değişiyor. Biz Türkiye’nin 3. Teknolojik gümrüğünü kuracağız. Artık kargo gümrükçülüğü hizmeti de vereceğiz. Küçük meblağlı ihracatlar için de hazırız. Düzce’nin en önemli avantajı kentin önde gelen tüm liderlerinin birlikte çalışması. Bakanımız Faruk Özlü, Belediye Başkanımız oldu. Kentimize önemli hizmetleri var. Valimiz, rektörümüz çok çalışkan, çok uyumlu bir ekibiz. Düzce’yi birlikte yönetiyoruz. İddialıyım, 5 yıl sonra Düzce’yi bambaşka bir nokta göreceğiz. İhracatımız en az 5 milyar dolar olur. Şu anda 1.6 milyon dolar ihracat yapıyoruz. Ama başka kentlerden gittiği için resmiyette sanki 400 milyon dolar ihracat yapıyormuşuz gibi gözüküyor. Bu konunun çözülmesi için girişimlerimiz var.

BİR TURİST NE ARARSA HEPSİ DÜZCE’DE VAR

Beş yıl sonra turizm gelirimiz en az 1 milyar TL’nin üzerine çıkar. Şu anda yılda bize 300 bin kişi raftinge geliyor. Gelişen bir turizmimiz var. Gölyaka’da Efteni Gölü var. Burası kuş cenneti olarak geçer. Şu anda oraya 70 milyon lira yatırım yapılıyor. Etrafına golf sahaları yapacağız. Kardüz Kayak Merkezimiz var. Kartalkaya’dan, Uludağ’dan daha iyi. Şelalelerimiz, mağaralarımız 30 kilometre ötede denizimiz var. Bir turist ne ararsa bizde onların hepsi var. Karavancılık da yapıyoruz, antik kentimiz de var.

EŞİ CEZAEVİNDEKİ KADINLAR İÇİN PROJE

Tarıma gelince alternatif tıpta iddialıyız. Eşi cezaevinde olan hanımefendilere meslek edindireceğiz. Onların tarımda çalışmasını sağlayacağız ve alım garantili üretim yapmalarının önünü açacağız. 5 dönüm yerden 15 bin TL para kazanacaklar. Burada tarım işçilerinin yaş ortalaması 58. Daha doğuya gittiğinizde 62. Gençler masa başı iş istiyor. Ama makine görmemiş makine mühendisleri gördü bu gözler. Önemli olan severek bir mesleği yapmak ve ondan para kazanmak. İstanbul’da bir binadan oluşan üniversiteler var. Tarım sayesinde işsizliğimiz de azalır. Bir de tarım toprakları miras yoluyla çok parçalandı. Toprak reformu şart. Yeni dünyanın savaşları yapay zeka, tarım ve su üzerine olacak. Türkiye buna çok iyi hazırlanmalı.

MANDACILIK DERSİ BİR BİZDE VAR BİR AFYON’DA

5 OSB’miz var. O yüzden artık tarım ve turizme yöneleceğiz. Tarım ve hayvancılık alanında kendimizi geliştirebileceğimiz en önemli alanlardan biri mandacılık. Veterinerlik yüksekokulunda mandacılık dersi var. Bu ders sadece Afyon’da bir üniversite ile bizde var. Mandaya devlet 1200 lira destek veriyor. Burada Hollandalı bir firmadan destek alıyoruz, bir tarım OSB kuracağız. Daha butik bir OSB olacak ama para edecek ürünler ekeceğiz.

AĞAÇ KUYUMDAN DAHA DEĞERLİ

Orman endüstrisi alanında çok geliştik. MDF firmalarımız dünya çapında. Ağaç sektörümüz şuanda daha iyi kuyumculuktan daha iyi. Amerika dahil uzak coğrafyalara ihracat yapıyoruz.

NURETTİN KARSLIOĞLU
DÜZCE TİCARET BORSASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI

nurettin-karslioglu.jpgDüzce son yıllarında fındıkla öne çıktı, çünkü üretim alanları çoğaldı. Oysa bundan 20-25 yıl önce Düzce dendiği zaman akla kereste şehri olarak gelirdi. Düzce’miz sanayiden sonra tarım ve turizm şehridir. Esasında sanayi için kentimiz yeterince doldu. Bundan sonra turizme ve tarıma ağırlık vereceğiz. Düzce’mizde bir de üniversitemiz var. Onun da kentimize katkıları var. Ancak aşırı göç alıyoruz. Ankara’yla İstanbul’un ortasında olmamız, köylerden insanları bize itiyor. Aslında Düzce de çok göç almaya müsait bir şehir değil. Kentimizin arazilerinin yüzde 60’ı tarım toprağı. Ancak biz sadece fındık ekiyoruz. Düzce’nin çok kıymetli bir ova toprağı var. Senede birkaç defa ürün alınabilecek çok verimli bir toprak bu. Ürün çeşitliliği sağlayabiliriz. Bunun için de ürün bazlı teşvikler verilebilir. Bu ürünler yılda iki kez hasadı olabilecek ürünler olabilir, hatta endüstri ile birlikte planlayabiliriz. Gıda endüstrisinin burada yatırım yapmasını sağlayacak ürünler yetiştirilebilir. Örnek vermek için anlatayım. İzmirli bir firma burada ahududu üretilmesi için köylerle anlaştı. Çok güzel üretim olmuştu. Ama İzmirli firma bir süre sonra bu işi bıraktı. Köylüler açıkta kaldı. Ama bu iş gelişseydi bambaşka bir üretimimiz olabilirdi. İstenince hemen bir ürün üretilebiliyor. Kivi de üretebiliriz, ahududu da bunların hepsine toprağımız müsait. Yeter ki bir sanayici gelsin istesin.

BALKABAĞINDA SAKARYAİLE ÇARPIŞIRIZ

Biliyorsunuz artık meşhur restoranların menülerinde daha çok balkabaklı ürünler var. Bizim ürettiğimiz balkabağı, Sakarya’nın sahip çıktığı balkabağıyla çarpışır. Çünkü toprağımız daha kaliteli. Ben Düzce’nin toprağının Sakarya toprağından daha iyi olduğu kanaatindeyim. Düzce Ovası’nın toprağı 50-60 yıl önceki depremlerden dolayı kesme kesme helva gibi olmuş.

250 ÜRÜN İŞLEM GÖRÜYOR AMA İŞLEMİN YÜZDE 95’İ FINDIK

400 faal üyemiz var. Toplamda üye sayımız 500 civarında. Borsamızda 200-250 tane ürün çeşidi var ancak ürünümüzün yüzde 95’i yine fındık. Kereste olsun, mısır olsun, hayvancılık olsun, bunların hepsi var işlem görüyor ama hepsi hem rakamsal olarak hem kilo bazında düşük kalıyorlar. Düzce’mizde bir de akredite gıda laboratuvarımız var. Bu laboratuvarı ihracata giden fındıkların afl atoksin kontrolü için kurmuştuk. Şu an ihracata giden fındıkların tüm kontrollerini burada yaptırıyoruz. 6 tane mühendisimiz var. Ancak Avrupa Birliği alfatoksin çalışmalarını isteğe bağlı hale getirince laboratuvarımız için ani bir fren oldu. İnşallah başka ürünlerle takviye olur diye ümit ediyoruz.

KAYNAK: DÜNYA GAZETESİ

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Blog

Yedek Parça Sektöründe Rekor Büyüme!

Yeni Bakım Alışkanlıkları ve Araç Parkının Yaşlanması  Yedek Parçayı Otomotivin Merkezine Aldı”

 

Otomotiv sektöründe yaşanan dönüşümün en güçlü etkilerinden biri, yedek parça ve bakım pazarında kendini gösteriyor. Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, sektördeki hızlı büyümeye dikkat çekerek, “Yedek parça artık sadece bir ihtiyaç değil, stratejik bir yatırım” dedi. 2020’de 24,2 milyon olan araç parkı 2025’te 28,5 milyona çıkarak %17,7 büyüme gösterdi. Bu büyüme, yılda ortalama 300 USD parça ihtiyacıyla birleşince yedek parça pazarında 1,3 milyar USD’lik ek potansiyel oluşturdu.

 

Araç Parkının Büyümesi Yedek Parça İhtiyacını Artırdı

Türkiye’deki toplam araç sayısı 2020’de 24,2 milyonken, 2025 itibarıyla 28,5 milyona ulaştı. Bu yaklaşık %17,7’lik artış, parça tüketimini doğrudan etkiledi. Motor Aşin verilerine göre, ortalama bir araç yılda 250–350 USD’lik yedek parça ihtiyacı doğuruyor. Bu da pazarın toplam büyüklüğünü 8,55 milyar USD seviyesine çıkardı.

Elektrikli Araçlarla Parça Profili Değişiyor

2025’te araç parkının %3’ünü elektrikli araçlar oluşturuyor. “Egzoz, debriyaj, yağ filtresi gibi geleneksel parçalara olan talep azalırken; batarya, inverter, elektronik modül gibi parçalarda %80’i aşan talep artışı gözleniyor” İfadelerine yer veren Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, “2030’da bu oranın %15’e çıkmasıyla birlikte bu değişimin daha da hızlanacağını öngörüyoruz” dedi.

Yedek Parçada İhracat Hız Kazandı, Dış Ticaret Açığı Azaldı

İhracat verilerine de değinen Aşçı, “2020’de 7,8 milyar USD olan yedek parça ithalatı, 2025 yılında 9,5 milyar USD’ye ulaştı. Buna karşılık, ihracat %35,3 artışla 8,8 milyar USD seviyesine geldi. Böylece dış ticaret açığı 1,3 milyar USD’den 0,7 milyar USD’ye düşerek daha dengeli bir yapı oluştu. Bu gelişme, Türkiye’nin güçlü üretim kabiliyeti ve markalaşma stratejileri sayesinde sağlandı. 2025’te yedek parça ihtiyacının %47’si yerli kaynaklarla karşılanırken, bu oranın 2030’da %55’e ulaşması bekleniyor. Özellikle ön takım, fren sistemleri, aydınlatma ve iç trim parçalarında Türkiye merkezli üreticilerin yatırımları hız kazandı” açıklamasında bulundu.

Tüketici Eğilimleri Değişiyor: Uzun Ömürlü Araç, Kaliteli Parça

Tüketicilerin pandemi sonrası 5 yılda zaman içerisinde sıfır araç temininde yaşadığı zorluklar, mevcut araçlarını daha uzun süre kullanmaya yönlendirdiğini aktaran Aşçı “Bu da bakım ve onarıma olan talebi artırdı. 2024’te otomobil tamir ustalarının iş hacmi %50’ye varan oranda artarken, kullanıcılar orijinal ve sertifikalı parçaya yönelerek bakım kalitesine önem vermeye başladı” değerlendirmesini yaptı ve geri dönüşüm, hurda parça ve sürdürülebilirlik konuları özelinde sektöre çağrıda bulundu.

Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, “Yedek parça sektörü sadece araçlar için değil, ekonomi için de stratejik bir kaldıraçtır. Ar-Ge, yerli üretim ve geri dönüşüm ekosistemi ile bu alanı güçlendirmek zorundayız. Elimizdeki veriler, sadece büyüklüğü değil, derinliği de gösteriyor. Bugün Türkiye’de ortalama araç yaşı 14’ü aştı. Bu yaşlı araç parkı, yedek parçayı sadece bakım değil, aynı zamanda emniyet ve sürdürülebilirlik eksenine taşıyor.” dedi. Ayrıca hurda parça geri dönüşümü konusunda özel sektör, STK ve kamunun birlikte çalışması gerektiğinin altını çizdi.

Continue Reading

Blog

Operasyonel Araç Kiralama Sektörü 2024’te 95.8 Milyar TL’lik Yatırımla 69 Bin 700 Adet Aracı Filosuna Kattı!

Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER), 2024 yılına ilişkin sektör verilerini açıkladı. Bu kapsamda; operasyonel araç kiralama sektörü 2024’te 95,8 milyar TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 69 bin 700 aracı filosuna kattı. Operasyonel araç kiralama sektöründe sedan gövde tipi yüzde 46,6 ile hala tercihlerde ilk sıradaki yerini korurken SUV karoser tipi yüzde 19,9 ile üçüncü sırada yer aldı.  Rapora göre, sektörün araç parkının yüzde 31,8’lik bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluştururken, benzinli araçların payı yüzde 58,5’e, hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,6’ya yükseldi. Operasyonel araç kiralamanın sadece bir araç edinme yöntemi değil aksine A’dan Z’ye tam bir hizmet paketi olduğunu söyleyen TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kağan Yaşa, “Günümüzde kaynaklar, mevcut koşullar nedeniyle, sınırlı hale geldi. Bu sebeple, kaynakları mümkün olduğunca verimli kullanmak sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıyor. Kaynaklarını verimli kullanmak isteyen şirketler, ticari faaliyetlerinde ihtiyaç duydukları araçları temin etmek için satın alma alternatifi yerine artan oranda operasyonel kiralamayı tercih ediyor. Bu sayede öz kaynaklarını ve kredi limitlerini ana faaliyet alanlarında değerlendirme imkânı bulurken araç sahipliğinden kaynaklanan birçok maliyet kalemini ve riski de bertaraf etme imkânı elde etmiş oluyorlar.  Şirketlerin araç parkı dikkate alındığında, kiralamanın büyümesi konusunda yüksek potansiyeli görebiliyoruz” dedi.

 

Araç kiralama sektörünün çatı kuruluşu Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER), bağımsız araştırma şirketi NielsenIQ iş birliği ile hazırladığı, 2024 yılı sonuçlarını içeren “TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, operasyonel araç kiralama sektörü 2024 yılında 95 milyar 800 milyon TL’lik yatırımla 69 bin 700 adet yeni aracı filosuna kattı. 2024 yılı sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 280,2 milyar TL olarak gerçekleşti. Sektörün toplam araç sayısı 2023 yılı sonuna göre yüzde 0,9 azalarak 251 bin 800 adede geriledi. Operasyonel kiralama sektörü 2024 yılında da ekonomiye önemli oranda vergi girdisi sağlamaya devam etti. Sektörün 2024’te ödediği vergi tutarı toplamda 50 milyar TL’yi buldu.

 

Kiralanan araçların yüzde 9,6’sı hibrit ya da elektrikli!

Rapora göre, Renault yüzde 18,2 pay ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün en çok tercih edilen markası olmayı sürdürdü. Renault’yu yüzde 16,7’le Fiat, yüzde 9,7 ile Toyota, yüzde 9,2 ile Volkswagen ve yüzde 8,9’la Ford takip etti. Sektörün araç parkının yüzde 47,2’si kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 30,6 ve üst-orta sınıf araçlar yüzde 10,1 pay aldı. 2018 yılı sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki hafif ticari araçların yüzde 2,9 olan payı ise 2024 yılı sonunda yüzde 7,4’e yükseldi. Diğer yandan, sektörün araç parkında yer alan hibrit ve elektrikli araçların payının artmaya devam etmesi de dikkat çekti. Buna göre, sektörün araç parkının yüzde 31,8’lik bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluştururken, benzinli araçların payı yüzde 58,5’e, hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,6’ya yükseldi.

 

Kiralamada da ilk tercih hala sedan!

TOKKDER raporunda yer alan dikkat çekici verilerden bir diğeri ise, operasyonel araç kiralama sektöründeki gövde tipine göre araç tercih sıralamasında sedan birinciliğinin devam etmesi oldu. Bu kapsamda, sedan gövde tipine sahip araçlar yüzde 46,6 ile birinci sırada, hatchback gövde tipine sahip araçlar ise yüzde 24,3 ile ikinci sırada yer aldı. SUV araçlar ise yüzde 19,9 ile üçüncü sırada yer aldı. SUV gövde tipindeki araçlarda 2023 yılı sonuna göre yüzde 23’lük bir artış dikkat çekti. Bu araçları yüzde 0,9 ile station wagon gövde tipine sahip araçlar takip etti. Sektörün toplam araç parkının yüzde 81,7’sini otomatik vitese sahip araçlar oluştururken, manuel vitesli araçların payı ise yüzde 18,3 olarak gerçekleşti.

 

Operasyonel araç kiralama, işletmelere birçok faydayı bir arada sunuyor

2024 yılı sonuçlarını değerlendiren TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kağan Yaşa, “Operasyonel araç kiralamaya talep olmasına rağmen, enflasyondaki artışla beraber kira fiyatlarının artması ve finansman kaynaklarına erişimdeki engeller sebebiyle büyüme beklentinin altında kaldı. Etkileri sürmekte olan ülke ekonomimizdeki bozulma, ticari hayatı maalesef olumsuz yönde etkiledi. Elbette operasyonel kiralama sektörü de tüm sektörlerde olduğu üzere bu olumsuzluktan nasibini aldı. Özellikle, artan kredi faizleri, düşen büyüme hızı ancak buna rağmen yükselen enflasyon, şirketleri zorunlu olarak tasarruf etmeye yönlendirdi. Bu gelişmeler karşısında operasyonel kiralama sektörü bir miktar küçüldü. 2018 yılı sonunda 328 bin adetlik filo büyüklüğüne sahip olan sektörümüz, 2024 yılı sonunda 252 bine düştü. Sektörümüz ne kadar az operasyonel riske maruz kalırsa büyümesi de o kadar sürdürülebilir olacaktır. 30 Kasım 2024 tarihli ve 32738 Sayılı Resmî Gazetede yayınlanan “Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile, araç kiralama işletmelerine, kiralanan araçlarda GPS cihazı (küresel uydu navigasyon sistemi) bulundurarak, araçlara ait konum bilgisine ilişkin kayıtları üç yıl saklama zorunluluğu getirilmiştir. Kanunda ayrıca “genel kolluk kuvvetleri tarafından tutulan verilerden şahısların devam eden aktif araç kiralamasının olup olmadığı bilgisi araç kiralama faaliyeti yürüten gerçek ve tüzel kişilere ait işletmelerle paylaşılır.” hükmü de yer almaktadır. Kanundaki “Kiralanan araçlarda GPS cihazı (küresel uydu navigasyon sistemi) bulundurma zorunluluğu” hükmünün, kanun Resmi Gazete’de yayınlanmadan önce, kanundan çıkarılması konusunda TOKKDER olarak girişimde bulunmuştuk. Ancak bu talebimizin karşılık bulmadığı görülmektedir. Diğer taraftan aralık ayında kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtlar için Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliği kapsamında 31 Ocak 2025 tarihine kadar Taşıt Tanıma Birimi (“TTB”) başvurularının yapılması, 30 Nisan 2025 tarihine kadar ise montaj işlemlerinin tamamlanması zorunluluğu getirilmiştir. Sektörümüzü etkileyen dinamikler için uzun vadeli planlamaya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Ani ve sık yapılan bu tür değişiklikler, filosunda yüksek sayıda aracı olan şirketlerin ve araç kiralama firmalarının mali yapılarını ve işleyişlerini olumsuz etkileyebiliyor. TOKKDER görüş ve önerileri çerçevesinde yapılacak düzenlemelerin sektörümüzün hizmet standartlarını yukarı çekerek müşteri memnuniyetini daha da artıracağını düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.

 

Operasyonel araç kiralamanın sadece bir araç edinme yöntemi değil aksine A’dan Z’ye tam bir hizmet paketi olduğunun altını çizen Kağan Yaşa, şöyle devam etti: “İhtiyaç duyduğu aracı satın almak yerine kiralama yöntemiyle edinmeyi tercih eden işletmeler, bu paketin sunduğu tüm avantajlardan faydalanmanın yanı sıra öz mal bir araç sahibi olmanın risklerinden tamamen korunaklı hale geliyor. Araç satın almak, şirketler için yüksek yatırımı ve araç yönetiminde verimsizlik potansiyelini de beraberinde getiriyor. Günümüzde kaynaklar, mevcut koşullar nedeniyle, sınırlı hale geldi. Bu sebeple, kaynakları mümkün olduğunca verimli kullanmak sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıyor. Kaynaklarını verimli kullanmak isteyen şirketler, ticari faaliyetlerinde ihtiyaç duydukları araçları temin etmek için satın alma alternatifi yerine artan oranda operasyonel kiralamayı tercih ediyor. Bu sayede öz kaynaklarını ve kredi limitlerini ana faaliyet alanlarında değerlendirme imkânı bulurken araç sahipliğinden kaynaklanan birçok maliyet kalemini ve riski de bertaraf etme imkânı elde etmiş oluyorlar.  Sağlıklı analiz yapan her şirketin kiralamayı tercih etmesi lazım. Kiralama dünyada da büyüyor, bizde de büyümeye devam edecektir. Şirketlerin araç parkı dikkate alındığında, kiralamanın büyümesi konusunda yüksek potansiyeli görebiliyoruz.”

Continue Reading

Blog

Büyük İstanbul Tüneli İki Kıtayı Demir Ağlarla Birbirine Bağlayacak

İki kıtayı metro hattı ile birbirine bağlayacak olan proje, İstanbul Boğazı’nı geçecek şekilde planlandı, Söğütlüçeşme (Kadıköy) – İncirli (Bakırköy) arasında ulaşımı sağlayacak.

Proje Marmaray ve Avrasya’dan sonra Boğaz’ın altından geçecek üçüncü tünel olacak. Bu projeyle günde 6,5 milyon yolcunun kullanacağı 11 farklı raylı sistem hattını birbirine bağlayarak şehrin ulaşımını sağlayacak. Projenin 2025’te yüzde 25’inin ve 2028’de de tamamının bitirilmesi planlanıyor.

İki kıtayı metro hattı ile birbirine bağlayacak olan proje, İstanbul Boğazı’nı geçecek şekilde planlanmış olup, Söğütlüçeşme (Kadıköy) – İncirli (Bakırköy) arasında ulaşımı sağlayacak.

Büyük İstanbul Tüneli Projesi 4,3 km’lik bölümü boğaz geçişi olmak üzere toplamda 30,2 km uzunlukta ve 15 istasyondan oluşacak. Anadolu ve Avrupa yakasında toplamda 11 raylı sistem ile entegre olarak planlanan hattın, Türkiye’nin en kalabalık şehri İstanbul’un ulaşım sorununa önemli çözüm katkısı sağlayacak metro hattı olarak planlandı. Proje 2028 de faaliyete geçecek.

Kaynak: LOJİPORT

Continue Reading

En Çok Okunanlar

Copyright © 2020 Ticari Araç Haberleri markası tescilli bir markadır.