Connect with us

Lojistik

Noel Siparişleri  Sebebiyle, Navluna Yeni Zam Beklentisi Oluştu

Salgının tedarik zincirinde yarattığı aksamalar nedeniyle geçen yıl Noel öncesi rafları boş kalan küresel alıcılar, bu kez siparişleri öne çekti. Ancak, artan talebin denizyolunda yeni bir konteyner krizi yaratmasından endişe ediliyor. Zamlar da sırada.

Küresel ticarette Noel hazırlığı bu yıl erken başladı. Pandemi nedeniyle geçen yıl tedarikte yaşanan aksamalara bağlı olarak Noel öncesi rafları dolduramayan küresel alıcılar, benzer bir durum yaşamamak için bu yıl siparişleri öne çekerek stok tutma telaşına düştü. Uzmanlar, ticaretin hızlanmasının konteyner piyasasında yeni bir krize neden olabileceğini, ekipman sıkıntısının yanı sıra son bir buçuk yılda yüzde 300’e varan oranda yükselen navlunun da yeni bir artış trendine gireceği uyarısında bulunuyor.

Gemi yüklemeleri ağustosta başlıyor

Dünyanın en büyük konteyner operatörlerinden MSC’nin Türkiye Genel Müdürü Barış Dilek, küresel ticarette ve konteyner piyasasında yaşanan son gelişmeleri DÜNYA’ya değerlendirdi. Dilek, yaz dönemi nedeniyle ithalat yüklemelerinde düşüş yaşanırken, ihracatta talebin güçlü olduğunu vurguladı. Ağustos ayında ise küresel ticarette hızlanma beklendiğini aktaran Dilek, tedarikte geçen yıla benzer sıkıntılar yaşamak istemeyen küresel alıcıların, Noel’e yönelik alımlarını birkaç ay öne çektiklerini kaydetti. Barış Dilek, “İhracattaki talep nedeniyle navlun da güçlü seyrediyor. Ancak eylül ayı itibariyle daha da güçlenecek dış taleple navlunun yeni bir artış trendine gireceğini öngörüyoruz. ‘Christmas’ sezonu bu yıl beklenen sorunlardan kaçabilmek adına daha erken başlayacak. Normalde Çin- ABD arası Christmas yüklemelerinin eylül ve ekim aylarında yoğun olurdu. Bu yıl ise yüklemelerin ağustos ayında başlaması bekleniyor” diye konuştu.

Lojistikçiler kapasite artırma telaşında

Beklenen talep artışı konteyner operatörlerini de gemi ve ekipman yatırımı konusunda harekete geçirdi. Dünya devi Maersk, özellikle transpasifik hattına ekstra gemiler koymaya başladı. Barış Dilek, eylül ve ekim aylarında piyasada özellikle bazı ekipman türlerinde yeni sıkışmalar yaşanabileceği uyarasında bulundu. Dilek, “Christmas öncesi gemiler ve ekipman Çin-ABD arasına çekilir. Dolayısıyla Akdeniz ve Avrupa’da artacak talebe karşın ekipman ve kapasite kalmayabilir. ABD’nin bizden ve Avrupa’dan alımları artacak, ama bu artışa yetecek ekipman ve kapasite, ‘o gün’ olmayabilir. Biz MSC olarak müşterilerimizle koordinasyon içinde planları şimdiden yapıyoruz” dedi. Diğer taraftan konteyner operatörlerinin yanı sıra bazı büyük forwarder şirketlerinin de Noel’e hazırlık için konteyner ve gemi kiralama yatırımlarına soyunduğu öğrenildi.

Barış Dilek, şu anda nispeten daha stabil olan konteyner navlununun önümüzdeki aydan başlayarak, özellikle de eylül ayı itibariyle yeni bir artış trendine gireceğinin sinyallerini verdi. Dilek, “Gemiler ve ekipman, mevcut talebe yetişmekte zorlanıyor. Talep daha da artınca arz yetersiz kalacağından navlunda artış kaçınılmaz görünüyor” dedi. Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Danışmanı Prof. Soner Esmer de talebin artmasından dolayı arzın yetersiz kaldığını ve bu durumun navlunu yukarı çekeceğini söyledi.

Varyantlar belirleyici olacak

UTİKAD Yönetim Kurulu Üyesi Barış Dillioğlu, konteyner piyasasında salgın sürecinde ortaya çıkan Delta gibi varyantların çok belirleyici olacağını ifade ederek, “Konteyner navlununda yakın dönemde bir düşüş olmasını beklemiyorum. Ancak salgın devam ederse navlunda yükselme bekliyorum. Diğer taraftan, küresel piyasalarda tüketim çoğalıyor. Artan lojistik talebi de navlunları etkileyecektir” diye konuştu.

Tehlikeli maddede navlun 25 bin dolara dayandı

Salgın nedeniyle küresel konteyner piyasasında başlayan navlun ve konteyner krizinde sular durulmuyor. Son bir buçuk yılda yüzde 300’den fazla artan 40’lık konteyner navlunu Uzakdoğu- Avrupa hattında 15 bin doları aştı. Türkiye’nin içinde bulunduğu Uzakdoğu-Doğu Akdeniz hattında da navlun 14 bin dolara dayandı. Diğer yandan Çin-ABD navlunu da 15 bin doların üzerine çıktı. Çin lojistik portalı Shipping Gazette’nin haberine göre Hong Honglu üreticiler, denizcilik sektöründeki gecikmelerden dolayı büyük sorunlarla karşı karşıya. Hong Kong Endüstrileri Federasyonu Başkan Yardımcısı Steve Chuang, nakliyede yaşanan gelişmelerin Hong Kong’daki yerel üreticiler için büyük sorunlara neden olduğunu ve milyonlarca dolarlık nakit akışını etkilediğini söyledi.

Sorunun sadece navlundaki artış olmadığını vurgulayan Steve Chuang, yüksek navlun ücretlerini vermeyi göze alsalar da gemi rezervasyonu için on haftaya kadar beklemek zorunda olan üreticiler olduğuna işaret etti. Özellikle Çin’den ABD’ye tehlikeli madde gönderen üreticilerin ‘fahiş’ navlunlarla karşılaştığını belirten Chuang, lojistikte yaşanan sıkıntıları şöyle anlattı: “ABD’ye 40’lık konteyner navlunu tehlikeli mallar (DG) için 25 bin dolara dayanmış durumda. Bazen rezervasyon için haftalarca beklemeniz gerekiyor. Lityum pilli de tehlikeli madde kapsamına giriyor.

Lityum pilli herhangi bir elektrikli ürün anlamına geliyor. Şirketim içinde birçok lityum pil bulunan yenilenebilir enerji depolama ürünleri üretiyor, bu yüzden gerçekten büyük bela. Nakliyeciler ve taşıyıcılar ne teklif ederse onu ödeyeceğiz, ancak hala konteyner yok ve biz beklemek zorundayız. Bazı taşıyıcılar, çok iyi iş yaptıkları için DG ürünlerini bile kabul etmeyecekler. Ürünlerimizi nakliye yüzünden fabrikalarda bekletiyor olmamız da çok maliyetli. 40’lık bir konteynerin hava yoluyla taşınması için yarım milyon dolar isteniyor. Aynı şekilde, Çin Avrupa demiryolu taşımacılığının kapasitesinin hala çok düşük. Bu arada, Hong Kong’daki liman tıkanıklığı da kötüleşiyor.”

Türkiye’den en çok hediyelik eşya siparişi arttı

Sektör temsilcilerinin verdiği bilgiye göre, Noel dönemine hazırlık amacıyla küresel ticarette başta hediyelik eşya olmak üzere makyaj malzemeleri, kırtasiye ürünleri, ev eşyaları, yılbaşı ağacı ve tekstil ürünleri siparişlerinde artış yaşanıyor. Lojistik tarafında normal zamanda eylül sonu ya da ekim ayında başlayan Noel yüklemelerinin bu yıl 1 Ağustos’ta başlayacağı belirtiliyor. Hatta bazı gemilerin şimdiden dolduğu, haftaya sefere çıkacağı ifade ediliyor. DÜNYA’ya konuşan Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Öksüz, 2020’de pandeminin ilk yılı olduğu için gümrüklerde ciddi sıkıntılar yaşandığını ve malların gümrüklerde kaldığını hatırlatarak, “ABD’deki Noel döneminde rafl ar boş kalmıştı. Bu yıl artan navlun maliyetleri karşısında ve son dakika yine malların gümrükte kalmaması için talepler öne çekildi” açıklamasında bulundu. ZÜCDER Başkanı Mesut Öksüz, kendi ürün gruplarında daha çok hediyelik eşya kısımda bir artışın söz konusu olduğunu ifade etti. Türkiye’den diğer ev eşyaları, yılbaşı ağacı ve tekstil ürünleri siparişlerinin de artması bekleniyor.

İthalatçıya ‘Avrupa’dan ve karayoluyla alım yapın’ tavsiyesi

Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Emre Eldener, küresel ticaretin yüzde 80’inden fazlasının yapıldığı denizyolu taşımacılığında navlundaki artışın durulmadığına ve ekipman sıkıntısının devam ettiğine vurgu yaparak, Türk ithalatçısına çeşitli tavsiyelerde bulundu. Emre Eldener şunları söyledi: “Denizyolunda fiyatlar durulmuyor. Navlun hala çok yüksek. Aşılamanın yaygınlaşmasıyla artan talebe konteyner yetişmiyor. Konteyner nakliye maliyetlerindeki artış yüzde 300’ü geçmiş durumda. Konteyner bulmakta hala zorluk yaşanıyor. Bir ülkeye giden geminin salgın nedeniyle zamanında geri gelememesinin yanı sıra Süveyş Kanalı krizi sonrasında firmaların değişen stratejileri de piyasayı zorluyor. Stok eğilimi arttı. Tüm müşterilerimize özellikle ithalat yaparken tedarikçilerini navlun ve mal bedelinin toplam tutarına bakarak seçmelerinin en doğru karar olacağını söylüyorum. Son dönemde Avrupa’dan karayolu ithalat rakamları çok uygun. Türk alıcılar eğer mal bedelleri de uygunsa AB’den alım yapsınlar, transit süre de kısa olduğu için stok ve finansman maliyeti düşük olur. Ayrıca gümrük vergisi de ödemezler.”

Kaynak: Aysel YÜCEL – DÜNYA

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Blog

Yedek Parça Sektöründe Rekor Büyüme!

Yeni Bakım Alışkanlıkları ve Araç Parkının Yaşlanması  Yedek Parçayı Otomotivin Merkezine Aldı”

 

Otomotiv sektöründe yaşanan dönüşümün en güçlü etkilerinden biri, yedek parça ve bakım pazarında kendini gösteriyor. Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, sektördeki hızlı büyümeye dikkat çekerek, “Yedek parça artık sadece bir ihtiyaç değil, stratejik bir yatırım” dedi. 2020’de 24,2 milyon olan araç parkı 2025’te 28,5 milyona çıkarak %17,7 büyüme gösterdi. Bu büyüme, yılda ortalama 300 USD parça ihtiyacıyla birleşince yedek parça pazarında 1,3 milyar USD’lik ek potansiyel oluşturdu.

 

Araç Parkının Büyümesi Yedek Parça İhtiyacını Artırdı

Türkiye’deki toplam araç sayısı 2020’de 24,2 milyonken, 2025 itibarıyla 28,5 milyona ulaştı. Bu yaklaşık %17,7’lik artış, parça tüketimini doğrudan etkiledi. Motor Aşin verilerine göre, ortalama bir araç yılda 250–350 USD’lik yedek parça ihtiyacı doğuruyor. Bu da pazarın toplam büyüklüğünü 8,55 milyar USD seviyesine çıkardı.

Elektrikli Araçlarla Parça Profili Değişiyor

2025’te araç parkının %3’ünü elektrikli araçlar oluşturuyor. “Egzoz, debriyaj, yağ filtresi gibi geleneksel parçalara olan talep azalırken; batarya, inverter, elektronik modül gibi parçalarda %80’i aşan talep artışı gözleniyor” İfadelerine yer veren Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, “2030’da bu oranın %15’e çıkmasıyla birlikte bu değişimin daha da hızlanacağını öngörüyoruz” dedi.

Yedek Parçada İhracat Hız Kazandı, Dış Ticaret Açığı Azaldı

İhracat verilerine de değinen Aşçı, “2020’de 7,8 milyar USD olan yedek parça ithalatı, 2025 yılında 9,5 milyar USD’ye ulaştı. Buna karşılık, ihracat %35,3 artışla 8,8 milyar USD seviyesine geldi. Böylece dış ticaret açığı 1,3 milyar USD’den 0,7 milyar USD’ye düşerek daha dengeli bir yapı oluştu. Bu gelişme, Türkiye’nin güçlü üretim kabiliyeti ve markalaşma stratejileri sayesinde sağlandı. 2025’te yedek parça ihtiyacının %47’si yerli kaynaklarla karşılanırken, bu oranın 2030’da %55’e ulaşması bekleniyor. Özellikle ön takım, fren sistemleri, aydınlatma ve iç trim parçalarında Türkiye merkezli üreticilerin yatırımları hız kazandı” açıklamasında bulundu.

Tüketici Eğilimleri Değişiyor: Uzun Ömürlü Araç, Kaliteli Parça

Tüketicilerin pandemi sonrası 5 yılda zaman içerisinde sıfır araç temininde yaşadığı zorluklar, mevcut araçlarını daha uzun süre kullanmaya yönlendirdiğini aktaran Aşçı “Bu da bakım ve onarıma olan talebi artırdı. 2024’te otomobil tamir ustalarının iş hacmi %50’ye varan oranda artarken, kullanıcılar orijinal ve sertifikalı parçaya yönelerek bakım kalitesine önem vermeye başladı” değerlendirmesini yaptı ve geri dönüşüm, hurda parça ve sürdürülebilirlik konuları özelinde sektöre çağrıda bulundu.

Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, “Yedek parça sektörü sadece araçlar için değil, ekonomi için de stratejik bir kaldıraçtır. Ar-Ge, yerli üretim ve geri dönüşüm ekosistemi ile bu alanı güçlendirmek zorundayız. Elimizdeki veriler, sadece büyüklüğü değil, derinliği de gösteriyor. Bugün Türkiye’de ortalama araç yaşı 14’ü aştı. Bu yaşlı araç parkı, yedek parçayı sadece bakım değil, aynı zamanda emniyet ve sürdürülebilirlik eksenine taşıyor.” dedi. Ayrıca hurda parça geri dönüşümü konusunda özel sektör, STK ve kamunun birlikte çalışması gerektiğinin altını çizdi.

Continue Reading

Blog

Operasyonel Araç Kiralama Sektörü 2024’te 95.8 Milyar TL’lik Yatırımla 69 Bin 700 Adet Aracı Filosuna Kattı!

Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER), 2024 yılına ilişkin sektör verilerini açıkladı. Bu kapsamda; operasyonel araç kiralama sektörü 2024’te 95,8 milyar TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 69 bin 700 aracı filosuna kattı. Operasyonel araç kiralama sektöründe sedan gövde tipi yüzde 46,6 ile hala tercihlerde ilk sıradaki yerini korurken SUV karoser tipi yüzde 19,9 ile üçüncü sırada yer aldı.  Rapora göre, sektörün araç parkının yüzde 31,8’lik bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluştururken, benzinli araçların payı yüzde 58,5’e, hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,6’ya yükseldi. Operasyonel araç kiralamanın sadece bir araç edinme yöntemi değil aksine A’dan Z’ye tam bir hizmet paketi olduğunu söyleyen TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kağan Yaşa, “Günümüzde kaynaklar, mevcut koşullar nedeniyle, sınırlı hale geldi. Bu sebeple, kaynakları mümkün olduğunca verimli kullanmak sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıyor. Kaynaklarını verimli kullanmak isteyen şirketler, ticari faaliyetlerinde ihtiyaç duydukları araçları temin etmek için satın alma alternatifi yerine artan oranda operasyonel kiralamayı tercih ediyor. Bu sayede öz kaynaklarını ve kredi limitlerini ana faaliyet alanlarında değerlendirme imkânı bulurken araç sahipliğinden kaynaklanan birçok maliyet kalemini ve riski de bertaraf etme imkânı elde etmiş oluyorlar.  Şirketlerin araç parkı dikkate alındığında, kiralamanın büyümesi konusunda yüksek potansiyeli görebiliyoruz” dedi.

 

Araç kiralama sektörünün çatı kuruluşu Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER), bağımsız araştırma şirketi NielsenIQ iş birliği ile hazırladığı, 2024 yılı sonuçlarını içeren “TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, operasyonel araç kiralama sektörü 2024 yılında 95 milyar 800 milyon TL’lik yatırımla 69 bin 700 adet yeni aracı filosuna kattı. 2024 yılı sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 280,2 milyar TL olarak gerçekleşti. Sektörün toplam araç sayısı 2023 yılı sonuna göre yüzde 0,9 azalarak 251 bin 800 adede geriledi. Operasyonel kiralama sektörü 2024 yılında da ekonomiye önemli oranda vergi girdisi sağlamaya devam etti. Sektörün 2024’te ödediği vergi tutarı toplamda 50 milyar TL’yi buldu.

 

Kiralanan araçların yüzde 9,6’sı hibrit ya da elektrikli!

Rapora göre, Renault yüzde 18,2 pay ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün en çok tercih edilen markası olmayı sürdürdü. Renault’yu yüzde 16,7’le Fiat, yüzde 9,7 ile Toyota, yüzde 9,2 ile Volkswagen ve yüzde 8,9’la Ford takip etti. Sektörün araç parkının yüzde 47,2’si kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 30,6 ve üst-orta sınıf araçlar yüzde 10,1 pay aldı. 2018 yılı sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki hafif ticari araçların yüzde 2,9 olan payı ise 2024 yılı sonunda yüzde 7,4’e yükseldi. Diğer yandan, sektörün araç parkında yer alan hibrit ve elektrikli araçların payının artmaya devam etmesi de dikkat çekti. Buna göre, sektörün araç parkının yüzde 31,8’lik bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluştururken, benzinli araçların payı yüzde 58,5’e, hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,6’ya yükseldi.

 

Kiralamada da ilk tercih hala sedan!

TOKKDER raporunda yer alan dikkat çekici verilerden bir diğeri ise, operasyonel araç kiralama sektöründeki gövde tipine göre araç tercih sıralamasında sedan birinciliğinin devam etmesi oldu. Bu kapsamda, sedan gövde tipine sahip araçlar yüzde 46,6 ile birinci sırada, hatchback gövde tipine sahip araçlar ise yüzde 24,3 ile ikinci sırada yer aldı. SUV araçlar ise yüzde 19,9 ile üçüncü sırada yer aldı. SUV gövde tipindeki araçlarda 2023 yılı sonuna göre yüzde 23’lük bir artış dikkat çekti. Bu araçları yüzde 0,9 ile station wagon gövde tipine sahip araçlar takip etti. Sektörün toplam araç parkının yüzde 81,7’sini otomatik vitese sahip araçlar oluştururken, manuel vitesli araçların payı ise yüzde 18,3 olarak gerçekleşti.

 

Operasyonel araç kiralama, işletmelere birçok faydayı bir arada sunuyor

2024 yılı sonuçlarını değerlendiren TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kağan Yaşa, “Operasyonel araç kiralamaya talep olmasına rağmen, enflasyondaki artışla beraber kira fiyatlarının artması ve finansman kaynaklarına erişimdeki engeller sebebiyle büyüme beklentinin altında kaldı. Etkileri sürmekte olan ülke ekonomimizdeki bozulma, ticari hayatı maalesef olumsuz yönde etkiledi. Elbette operasyonel kiralama sektörü de tüm sektörlerde olduğu üzere bu olumsuzluktan nasibini aldı. Özellikle, artan kredi faizleri, düşen büyüme hızı ancak buna rağmen yükselen enflasyon, şirketleri zorunlu olarak tasarruf etmeye yönlendirdi. Bu gelişmeler karşısında operasyonel kiralama sektörü bir miktar küçüldü. 2018 yılı sonunda 328 bin adetlik filo büyüklüğüne sahip olan sektörümüz, 2024 yılı sonunda 252 bine düştü. Sektörümüz ne kadar az operasyonel riske maruz kalırsa büyümesi de o kadar sürdürülebilir olacaktır. 30 Kasım 2024 tarihli ve 32738 Sayılı Resmî Gazetede yayınlanan “Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile, araç kiralama işletmelerine, kiralanan araçlarda GPS cihazı (küresel uydu navigasyon sistemi) bulundurarak, araçlara ait konum bilgisine ilişkin kayıtları üç yıl saklama zorunluluğu getirilmiştir. Kanunda ayrıca “genel kolluk kuvvetleri tarafından tutulan verilerden şahısların devam eden aktif araç kiralamasının olup olmadığı bilgisi araç kiralama faaliyeti yürüten gerçek ve tüzel kişilere ait işletmelerle paylaşılır.” hükmü de yer almaktadır. Kanundaki “Kiralanan araçlarda GPS cihazı (küresel uydu navigasyon sistemi) bulundurma zorunluluğu” hükmünün, kanun Resmi Gazete’de yayınlanmadan önce, kanundan çıkarılması konusunda TOKKDER olarak girişimde bulunmuştuk. Ancak bu talebimizin karşılık bulmadığı görülmektedir. Diğer taraftan aralık ayında kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtlar için Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliği kapsamında 31 Ocak 2025 tarihine kadar Taşıt Tanıma Birimi (“TTB”) başvurularının yapılması, 30 Nisan 2025 tarihine kadar ise montaj işlemlerinin tamamlanması zorunluluğu getirilmiştir. Sektörümüzü etkileyen dinamikler için uzun vadeli planlamaya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Ani ve sık yapılan bu tür değişiklikler, filosunda yüksek sayıda aracı olan şirketlerin ve araç kiralama firmalarının mali yapılarını ve işleyişlerini olumsuz etkileyebiliyor. TOKKDER görüş ve önerileri çerçevesinde yapılacak düzenlemelerin sektörümüzün hizmet standartlarını yukarı çekerek müşteri memnuniyetini daha da artıracağını düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.

 

Operasyonel araç kiralamanın sadece bir araç edinme yöntemi değil aksine A’dan Z’ye tam bir hizmet paketi olduğunun altını çizen Kağan Yaşa, şöyle devam etti: “İhtiyaç duyduğu aracı satın almak yerine kiralama yöntemiyle edinmeyi tercih eden işletmeler, bu paketin sunduğu tüm avantajlardan faydalanmanın yanı sıra öz mal bir araç sahibi olmanın risklerinden tamamen korunaklı hale geliyor. Araç satın almak, şirketler için yüksek yatırımı ve araç yönetiminde verimsizlik potansiyelini de beraberinde getiriyor. Günümüzde kaynaklar, mevcut koşullar nedeniyle, sınırlı hale geldi. Bu sebeple, kaynakları mümkün olduğunca verimli kullanmak sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıyor. Kaynaklarını verimli kullanmak isteyen şirketler, ticari faaliyetlerinde ihtiyaç duydukları araçları temin etmek için satın alma alternatifi yerine artan oranda operasyonel kiralamayı tercih ediyor. Bu sayede öz kaynaklarını ve kredi limitlerini ana faaliyet alanlarında değerlendirme imkânı bulurken araç sahipliğinden kaynaklanan birçok maliyet kalemini ve riski de bertaraf etme imkânı elde etmiş oluyorlar.  Sağlıklı analiz yapan her şirketin kiralamayı tercih etmesi lazım. Kiralama dünyada da büyüyor, bizde de büyümeye devam edecektir. Şirketlerin araç parkı dikkate alındığında, kiralamanın büyümesi konusunda yüksek potansiyeli görebiliyoruz.”

Continue Reading

Blog

Büyük İstanbul Tüneli İki Kıtayı Demir Ağlarla Birbirine Bağlayacak

İki kıtayı metro hattı ile birbirine bağlayacak olan proje, İstanbul Boğazı’nı geçecek şekilde planlandı, Söğütlüçeşme (Kadıköy) – İncirli (Bakırköy) arasında ulaşımı sağlayacak.

Proje Marmaray ve Avrasya’dan sonra Boğaz’ın altından geçecek üçüncü tünel olacak. Bu projeyle günde 6,5 milyon yolcunun kullanacağı 11 farklı raylı sistem hattını birbirine bağlayarak şehrin ulaşımını sağlayacak. Projenin 2025’te yüzde 25’inin ve 2028’de de tamamının bitirilmesi planlanıyor.

İki kıtayı metro hattı ile birbirine bağlayacak olan proje, İstanbul Boğazı’nı geçecek şekilde planlanmış olup, Söğütlüçeşme (Kadıköy) – İncirli (Bakırköy) arasında ulaşımı sağlayacak.

Büyük İstanbul Tüneli Projesi 4,3 km’lik bölümü boğaz geçişi olmak üzere toplamda 30,2 km uzunlukta ve 15 istasyondan oluşacak. Anadolu ve Avrupa yakasında toplamda 11 raylı sistem ile entegre olarak planlanan hattın, Türkiye’nin en kalabalık şehri İstanbul’un ulaşım sorununa önemli çözüm katkısı sağlayacak metro hattı olarak planlandı. Proje 2028 de faaliyete geçecek.

Kaynak: LOJİPORT

Continue Reading

En Çok Okunanlar

Copyright © 2020 Ticari Araç Haberleri markası tescilli bir markadır.