Connect with us

Lojistik

TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK TİCARİ LASTİK FABRİKASI PROMETEON TÜRKİYE’NİN KOCAELİ’DEKİ YENİ AR-GE MERKEZİ AÇILDI

Dünyanın endüstriyel lastik odaklı tek şirketi Prometeon’un, Türkiye’nin ilk lastik fabrikası Kocaeli üretim tesisinde yer alan ve yaklaşık 15 milyon dolar yatırım yapılan yeni Ar-Ge Merkezi, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mustafa Varank’ın katılımıyla düzenlenen törenle açıldı.

Tüm dünyada endüstriyel lastik odaklı tek şirket olan, Anteo, Eracle, Tegrys markalarının yanı sıra Formula, Pharos ve Pirelli lisansıyla endüstriyel ve ticari lastikler üreten Prometeon Tyre Group’un yeni Ar-Ge Merkezi, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mustafa Varank’ın katılımıyla gerçekleştirilen bir törenle açıldı.

Sektöründe Bakanlık lisanslı ilk Ar-Ge Merkezi olan ve bu yeni yatırımla şimdi daha da büyüyen Prometeon’un yeni Ar-Ge merkezi açılış törenine; Prometeon Tyre Group Genel Müdür Vekili Roberto Righi, Prometeon Tyre Group Global CTO’su (Üretimden ve Teknolojiden Sorumlu Global Direktör) Alexandre Bregantim, Prometeon Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Lale Cander, Kocaeli yerel yönetimi, Prometeon Türkiye yönetim ekibi ve çalışanları katıldı. Tören pandemi nedeniyle kısıtlı sayıdaki davetli eşliğinde ve pandemi önlemleri çerçevesinde gerçekleştirildi.

Varank: “Prometeon tarafından üretilen ve tüm dünyaya satılan ticari lastikler Türk mühendislerinin imzasını taşıyacak”

 

Ar-Ge Merkezi’nin ihracata olan önemine değinen Türkiye Cumhuriyeti Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bilhassa lojistik sektörü ve ağır vasıta sürücüleri Pirelli gibi lastiklerin üretimini yapan Prometeon’u yakından tanırlar. Türkiye’nin ilk lastiğini üreten ve Prometeon’un dünyadaki dört üretim tesisinden biri olan bu fabrika, Grubun ürün teknolojisi açısından en gelişmiş fabrikası. Gerek yaptığı üretim ve ihracatla gerekse sağladığı istihdamla ülkemiz için önemli bir değer. Toplam üretiminin yaklaşık yüzde 50’sini dünyanın farklı pazarlarına ihraç ederek ülkemizin cari dengesine de önemli bir katkı sağlıyor. Bugün açılışını yaptığımız Ar-Ge Merkezi sayesinde de Prometeon tarafından üretilen ve tüm dünyaya satılan ticari lastikler bundan böyle Türk mühendislerinin imzasını taşıyacak. Şu ana kadar TÜBİTAK ile 30’a yakın ortak proje ve 8 patent geliştiren Prometeon’un kapasitesi, yeni Ar-Ge yatırımları ile daha da artacak. Prometeon Lastik Grubu ayrıca, iklim değişikliği konusunda inisiyatif alan değerli yatırımcılarımızdan bir tanesi. Bu yeni Ar-Ge Merkezi, yakıt tüketimini ve karbon salımını azaltan lastikler üzerinde önemli çalışmalar yürütüyor. Ben şahsen, yakın zamanda çok yenilikçi ürün ve yöntemler geliştireceklerine inanıyorum. Bu vesileyle, bu önemli Ar-Ge Merkezi yatırımını ülkemize kazandıran Prometeon Yönetim Kurulu’na teşekkürlerimi sunuyorum. Prometeon Türkiye’nin yeni Ar-Ge Merkezi’nin ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.”

“2020’de Türkiye, Prometeon Tyre Gorup içinde en fazla büyüyen pazar oldu”

Türkiye’nin Prometeon Tyre Group içerisinde en fazla büyüyen pazar olduğunun altını çizen Prometeon Tyre Group Genel Müdür Vekili Roberto Righi: “Prometeon Türkiye, 75 ülkeyi kapsayan “Türkiye-Orta Doğu-Afrika-Rusya” bölgesinin idari üssü. Bizim için çok önemli bir yere sahip olan bu güzel ülkede; tüm dünyada salgının etkisini çok kuvvetli hissettiğimiz bir yılda, üretim kapasitemizi artırmayı başarmanın mutluluğunu yaşadık.

Bu süreçte Türkiye lastik pazarı ortalamasının üzerinde bir büyüme oranı yakalayarak pazar payımızı artırdık. Grubumuz dünyada küresel pandemiye ve küçülen lastik pazarına rağmen 2020 yılını önemli başarılarla geride bıraktı. Prometeon Tyre Group olarak ürettiğimiz lastiklerle hayati değere sahip ürünleri taşıyan ağır vasıtalara var gücümüzle destek olmaya, tüm dünyada taşımacılık ve lojistik sektöründeki kritik faaliyetlerin aksamaması için üretim yapmaya devam ettik. 2020’de Türkiye pazarı, yurtdışı pazarlar arasında en fazla büyüyen pazar oldu. 2021’in ilk yarısında pazarın yaklaşık %12 üzerinde gerçekleştirdiğimiz büyümenin yanı sıra Türkiye’ye olan güvenimizi Ar-Ge Merkezi yatırımımızla da taçlandırdık. Türkiye’deki yeni Ar-Ge Merkezimiz Grubun dünya çapındaki en büyük araştırma ve geliştirme tesisi konumunda yer alıyor” dedi.

Prometeon’dan Türkiye’ye 6 yılda 160 milyon dolarlık yatırım

Öte yandan Prometeon Tyre Group olarak bugüne kadar yapılan yatırımların Türkiye’nin potansiyeline duyulan güvenin bir göstergesi olduğuna dikkat çeken Righi, “2017’de başladığımız yatırımlar 2023 yılında toplam 160 milyon dolara ulaşacak. Yıllık üretim kapasitemizi 1,5 milyon lastiğe yükselterek 2017’den 2020’ye uzanan yatırım hedefimizi de tamamlamış olduk. Bu sayede Türkiye pazarı içinde en yüksek ticari lastik üretim adedine sahip olduk. 2021-2023 yılları arasında 40 milyon dolarlık yatırım hedefimiz çerçevesinde hem teknolojik ihtiyaçlar hem de üretim kapasitesi iyileştirmeleri için fabrikamıza düzenli olarak yatırım yapmaya devam edeceğiz. Bu miktarın 15 milyon doları yeni Ar-Ge Merkezimizin tamamlanması için tahsis edilecek. Ar-Ge çalışmalarına her yıl düzenli olarak ayırdığımız bütçe, grubun cirosunun yaklaşık %3’ünü oluşturuyor” değerlendirmelerinde bulundu.

“Türkiye’ye uzun vadeli yatırımlar yapan tüm yatırımcıların kazançlı çıkacağına inanıyoruz”

Prometeon Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Lale Cander doğrudan yatırımın Türkiye pazarı için büyük öneme sahip olduğunu ifade ederek, “Türkiye sürekli gelişen, büyüyen ve üreten bir ülke. Kocaeli’deki Türkiye’nin ilk lastik fabrikasında 60 yılı aşkın tecrübe ile faaliyetlerimize devam ediyoruz. Prometeon Ar-Ge Merkezi, Türk lastik pazarındaki Bakanlık lisanslı ilk Ar-Ge Merkezi olup, yeni yatırımımız Türk mühendislerinin geliştireceği ürünlerle çalışmalarımıza hız kazandıracak” değerlendirmesini yaptı.

Ayrıca pandeminin neden olduğu belirsizlik ortamına rağmen Türkiye’de yatırımlarını ara vermeden sürdürdüklerini belirten Cander: “Türkiye’nin ilk lastik fabrikası olmamızın da bize verdiği bilgi birikimi, tecrübe ve güçle Türkiye’yi daima uzun vadeli analizlerle anlamaya çalışıyoruz. Biz Türkiye’ye uzun vadeli yatırımlar yapan tüm yatırımcıların kazançlı çıkacağına inanıyoruz. Bu doğrultuda stratejik planlar yapıyor ve çalışmalarımızı hayata geçiriyoruz. Bunun en somut göstergesi de Prometeon’un Türkiye’deki faaliyetlerine başladığı günden itibaren istikrarlı bir şekilde büyümesi ve yatırımlarına devam etmesidir. Türkiye’nin Ar-Ge gücünü destekleyen bu yeni yatırımımız, A’dan Z’ye Türk mühendislerce yaratılan teknoloji ve mühendisliğimizin global arenada rekabeti hepimizi gururlandırıyor” dedi.

Yeni Ar-Ge Merkezi, Prometeon’un gelecek hedeflerinde çok daha önemli bir rol oynayacak

Kocaeli fabrikasındaki Ar-Ge Merkezi yatırımının Türkiye’nin rolü için oldukça kritik olduğunu vurgulayan Prometeon Tyre Group Global CTO’su Alexandre Bregantim şunları söyledi: “Prometeon Tyre Group olarak, Türkiye’ye 2023 yılına kadar 160 milyon dolar yatırım yapmak üzere yola çıktık. Kocaeli’deki fabrikamızı grubumuzun en büyük ticari lastik üretim merkezine dönüştürdük. Üretim kapasitemizi 1,5 milyon adete çıkardık. Üstelik Türkiye, grubun en gelişmiş teknolojiye sahip fabrikası olarak Prometeon’un en premium pazarları olan Avrupa ve Türkiye için üretimde başrolü üstleniyor.

Prometeon Tyre Group olarak ciromuzun yaklaşık %3’ünü inovasyon yatırımlarına harcıyoruz. Köklü bir geçmişe sahip olduğumuz Türkiye’ye olan güvenimiz sonucu Ar-Ge merkezimize çok ciddi bir yatırım yaptık. Böylece Ar-Ge merkezimiz grubun gurur kaynağı olan Prometeon teknolojisinde kritik bir role sahip olacak.

Sürdürülebilirliği her zaman gündeminde tutan ve bunu inovatif çözümlerle destekleyen bir grup olarak Prometeon Türkiye Ar-Ge Merkezi’nde yakıt tüketimini ve CO2 emisyonlarını azaltan yeni lastik teknolojileri geliştirmek için çalışıyoruz. Bugün %100 sürdürülebilir materyallerle üretim için hammadde tüketimini, sanal modelleme ile de test ürünü sayısını azaltma, ömrünü tamamlamış olan lastiği hammadde olarak geri dönüştürme, ayrıca fosil ve yenilenebilir materyaller kullanımına yönelik geliştirme çalışmaları yapıyoruz. Ayrıca gelecek 10 yıldaki araçlar, hidrojen ve elektrikli motorlar için orijinal ekipman üreticisi olan ağır vasıta ve şehir içi otobüs üreticileri ile ortak çalışmalar yürütüyoruz.”

İstihdamın yanı sıra Kocaeli’de geliştirilen prototip ve patent sayısı da artırılacak

1960 yılında Türkiye’nin ilk lastik fabrikası olan ve pek çok ilkle faaliyetlerini sürdüren Kocaeli fabrikasında 15 milyon dolarlık Prometeon Ar-Ge Merkezi yatırımı tamamlandı. Bu yatırımla Türkiye’nin Prometeon Grubu’ndaki rolü daha da önem kazanıyor. Şirketin, Türkiye’de cirodan Ar-Ge çalışmalarına ayırdığı pay yükselirken, endüstriyel ve ticari lastiklerin Ar-Ge’si Türk mühendislerine emanet ediliyor. Yatırımla birlikte Türkiye’deki Ar-Ge ekibi yaklaşık 100 kişiye yükselirken Ar-Ge Merkezi’nde geliştirilen prototip ve patent sayısı da artacak.

 

Tıkla Yorum Yap

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Blog

Yedek Parça Sektöründe Rekor Büyüme!

Yeni Bakım Alışkanlıkları ve Araç Parkının Yaşlanması  Yedek Parçayı Otomotivin Merkezine Aldı”

 

Otomotiv sektöründe yaşanan dönüşümün en güçlü etkilerinden biri, yedek parça ve bakım pazarında kendini gösteriyor. Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, sektördeki hızlı büyümeye dikkat çekerek, “Yedek parça artık sadece bir ihtiyaç değil, stratejik bir yatırım” dedi. 2020’de 24,2 milyon olan araç parkı 2025’te 28,5 milyona çıkarak %17,7 büyüme gösterdi. Bu büyüme, yılda ortalama 300 USD parça ihtiyacıyla birleşince yedek parça pazarında 1,3 milyar USD’lik ek potansiyel oluşturdu.

 

Araç Parkının Büyümesi Yedek Parça İhtiyacını Artırdı

Türkiye’deki toplam araç sayısı 2020’de 24,2 milyonken, 2025 itibarıyla 28,5 milyona ulaştı. Bu yaklaşık %17,7’lik artış, parça tüketimini doğrudan etkiledi. Motor Aşin verilerine göre, ortalama bir araç yılda 250–350 USD’lik yedek parça ihtiyacı doğuruyor. Bu da pazarın toplam büyüklüğünü 8,55 milyar USD seviyesine çıkardı.

Elektrikli Araçlarla Parça Profili Değişiyor

2025’te araç parkının %3’ünü elektrikli araçlar oluşturuyor. “Egzoz, debriyaj, yağ filtresi gibi geleneksel parçalara olan talep azalırken; batarya, inverter, elektronik modül gibi parçalarda %80’i aşan talep artışı gözleniyor” İfadelerine yer veren Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, “2030’da bu oranın %15’e çıkmasıyla birlikte bu değişimin daha da hızlanacağını öngörüyoruz” dedi.

Yedek Parçada İhracat Hız Kazandı, Dış Ticaret Açığı Azaldı

İhracat verilerine de değinen Aşçı, “2020’de 7,8 milyar USD olan yedek parça ithalatı, 2025 yılında 9,5 milyar USD’ye ulaştı. Buna karşılık, ihracat %35,3 artışla 8,8 milyar USD seviyesine geldi. Böylece dış ticaret açığı 1,3 milyar USD’den 0,7 milyar USD’ye düşerek daha dengeli bir yapı oluştu. Bu gelişme, Türkiye’nin güçlü üretim kabiliyeti ve markalaşma stratejileri sayesinde sağlandı. 2025’te yedek parça ihtiyacının %47’si yerli kaynaklarla karşılanırken, bu oranın 2030’da %55’e ulaşması bekleniyor. Özellikle ön takım, fren sistemleri, aydınlatma ve iç trim parçalarında Türkiye merkezli üreticilerin yatırımları hız kazandı” açıklamasında bulundu.

Tüketici Eğilimleri Değişiyor: Uzun Ömürlü Araç, Kaliteli Parça

Tüketicilerin pandemi sonrası 5 yılda zaman içerisinde sıfır araç temininde yaşadığı zorluklar, mevcut araçlarını daha uzun süre kullanmaya yönlendirdiğini aktaran Aşçı “Bu da bakım ve onarıma olan talebi artırdı. 2024’te otomobil tamir ustalarının iş hacmi %50’ye varan oranda artarken, kullanıcılar orijinal ve sertifikalı parçaya yönelerek bakım kalitesine önem vermeye başladı” değerlendirmesini yaptı ve geri dönüşüm, hurda parça ve sürdürülebilirlik konuları özelinde sektöre çağrıda bulundu.

Motor Aşin CEO’su Saim Aşçı, “Yedek parça sektörü sadece araçlar için değil, ekonomi için de stratejik bir kaldıraçtır. Ar-Ge, yerli üretim ve geri dönüşüm ekosistemi ile bu alanı güçlendirmek zorundayız. Elimizdeki veriler, sadece büyüklüğü değil, derinliği de gösteriyor. Bugün Türkiye’de ortalama araç yaşı 14’ü aştı. Bu yaşlı araç parkı, yedek parçayı sadece bakım değil, aynı zamanda emniyet ve sürdürülebilirlik eksenine taşıyor.” dedi. Ayrıca hurda parça geri dönüşümü konusunda özel sektör, STK ve kamunun birlikte çalışması gerektiğinin altını çizdi.

Continue Reading

Blog

Operasyonel Araç Kiralama Sektörü 2024’te 95.8 Milyar TL’lik Yatırımla 69 Bin 700 Adet Aracı Filosuna Kattı!

Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER), 2024 yılına ilişkin sektör verilerini açıkladı. Bu kapsamda; operasyonel araç kiralama sektörü 2024’te 95,8 milyar TL’lik yeni araç yatırımı yaparak 69 bin 700 aracı filosuna kattı. Operasyonel araç kiralama sektöründe sedan gövde tipi yüzde 46,6 ile hala tercihlerde ilk sıradaki yerini korurken SUV karoser tipi yüzde 19,9 ile üçüncü sırada yer aldı.  Rapora göre, sektörün araç parkının yüzde 31,8’lik bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluştururken, benzinli araçların payı yüzde 58,5’e, hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,6’ya yükseldi. Operasyonel araç kiralamanın sadece bir araç edinme yöntemi değil aksine A’dan Z’ye tam bir hizmet paketi olduğunu söyleyen TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kağan Yaşa, “Günümüzde kaynaklar, mevcut koşullar nedeniyle, sınırlı hale geldi. Bu sebeple, kaynakları mümkün olduğunca verimli kullanmak sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıyor. Kaynaklarını verimli kullanmak isteyen şirketler, ticari faaliyetlerinde ihtiyaç duydukları araçları temin etmek için satın alma alternatifi yerine artan oranda operasyonel kiralamayı tercih ediyor. Bu sayede öz kaynaklarını ve kredi limitlerini ana faaliyet alanlarında değerlendirme imkânı bulurken araç sahipliğinden kaynaklanan birçok maliyet kalemini ve riski de bertaraf etme imkânı elde etmiş oluyorlar.  Şirketlerin araç parkı dikkate alındığında, kiralamanın büyümesi konusunda yüksek potansiyeli görebiliyoruz” dedi.

 

Araç kiralama sektörünün çatı kuruluşu Tüm Oto Kiralama ve Mobilite Kuruluşları Derneği (TOKKDER), bağımsız araştırma şirketi NielsenIQ iş birliği ile hazırladığı, 2024 yılı sonuçlarını içeren “TOKKDER Operasyonel Kiralama Sektör Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, operasyonel araç kiralama sektörü 2024 yılında 95 milyar 800 milyon TL’lik yatırımla 69 bin 700 adet yeni aracı filosuna kattı. 2024 yılı sonu itibarıyla sektörün aktif büyüklüğü 280,2 milyar TL olarak gerçekleşti. Sektörün toplam araç sayısı 2023 yılı sonuna göre yüzde 0,9 azalarak 251 bin 800 adede geriledi. Operasyonel kiralama sektörü 2024 yılında da ekonomiye önemli oranda vergi girdisi sağlamaya devam etti. Sektörün 2024’te ödediği vergi tutarı toplamda 50 milyar TL’yi buldu.

 

Kiralanan araçların yüzde 9,6’sı hibrit ya da elektrikli!

Rapora göre, Renault yüzde 18,2 pay ile Türkiye operasyonel araç kiralama sektörünün en çok tercih edilen markası olmayı sürdürdü. Renault’yu yüzde 16,7’le Fiat, yüzde 9,7 ile Toyota, yüzde 9,2 ile Volkswagen ve yüzde 8,9’la Ford takip etti. Sektörün araç parkının yüzde 47,2’si kompakt sınıf araçlardan oluşurken, küçük sınıf araçlar yüzde 30,6 ve üst-orta sınıf araçlar yüzde 10,1 pay aldı. 2018 yılı sonunda operasyonel araç kiralama sektörünün filosundaki hafif ticari araçların yüzde 2,9 olan payı ise 2024 yılı sonunda yüzde 7,4’e yükseldi. Diğer yandan, sektörün araç parkında yer alan hibrit ve elektrikli araçların payının artmaya devam etmesi de dikkat çekti. Buna göre, sektörün araç parkının yüzde 31,8’lik bölümünü dizel yakıtlı araçlar oluştururken, benzinli araçların payı yüzde 58,5’e, hibrit ve elektrikli araçların payı ise yüzde 9,6’ya yükseldi.

 

Kiralamada da ilk tercih hala sedan!

TOKKDER raporunda yer alan dikkat çekici verilerden bir diğeri ise, operasyonel araç kiralama sektöründeki gövde tipine göre araç tercih sıralamasında sedan birinciliğinin devam etmesi oldu. Bu kapsamda, sedan gövde tipine sahip araçlar yüzde 46,6 ile birinci sırada, hatchback gövde tipine sahip araçlar ise yüzde 24,3 ile ikinci sırada yer aldı. SUV araçlar ise yüzde 19,9 ile üçüncü sırada yer aldı. SUV gövde tipindeki araçlarda 2023 yılı sonuna göre yüzde 23’lük bir artış dikkat çekti. Bu araçları yüzde 0,9 ile station wagon gövde tipine sahip araçlar takip etti. Sektörün toplam araç parkının yüzde 81,7’sini otomatik vitese sahip araçlar oluştururken, manuel vitesli araçların payı ise yüzde 18,3 olarak gerçekleşti.

 

Operasyonel araç kiralama, işletmelere birçok faydayı bir arada sunuyor

2024 yılı sonuçlarını değerlendiren TOKKDER Yönetim Kurulu Başkanı Kağan Yaşa, “Operasyonel araç kiralamaya talep olmasına rağmen, enflasyondaki artışla beraber kira fiyatlarının artması ve finansman kaynaklarına erişimdeki engeller sebebiyle büyüme beklentinin altında kaldı. Etkileri sürmekte olan ülke ekonomimizdeki bozulma, ticari hayatı maalesef olumsuz yönde etkiledi. Elbette operasyonel kiralama sektörü de tüm sektörlerde olduğu üzere bu olumsuzluktan nasibini aldı. Özellikle, artan kredi faizleri, düşen büyüme hızı ancak buna rağmen yükselen enflasyon, şirketleri zorunlu olarak tasarruf etmeye yönlendirdi. Bu gelişmeler karşısında operasyonel kiralama sektörü bir miktar küçüldü. 2018 yılı sonunda 328 bin adetlik filo büyüklüğüne sahip olan sektörümüz, 2024 yılı sonunda 252 bine düştü. Sektörümüz ne kadar az operasyonel riske maruz kalırsa büyümesi de o kadar sürdürülebilir olacaktır. 30 Kasım 2024 tarihli ve 32738 Sayılı Resmî Gazetede yayınlanan “Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile, araç kiralama işletmelerine, kiralanan araçlarda GPS cihazı (küresel uydu navigasyon sistemi) bulundurarak, araçlara ait konum bilgisine ilişkin kayıtları üç yıl saklama zorunluluğu getirilmiştir. Kanunda ayrıca “genel kolluk kuvvetleri tarafından tutulan verilerden şahısların devam eden aktif araç kiralamasının olup olmadığı bilgisi araç kiralama faaliyeti yürüten gerçek ve tüzel kişilere ait işletmelerle paylaşılır.” hükmü de yer almaktadır. Kanundaki “Kiralanan araçlarda GPS cihazı (küresel uydu navigasyon sistemi) bulundurma zorunluluğu” hükmünün, kanun Resmi Gazete’de yayınlanmadan önce, kanundan çıkarılması konusunda TOKKDER olarak girişimde bulunmuştuk. Ancak bu talebimizin karşılık bulmadığı görülmektedir. Diğer taraftan aralık ayında kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtlar için Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliği kapsamında 31 Ocak 2025 tarihine kadar Taşıt Tanıma Birimi (“TTB”) başvurularının yapılması, 30 Nisan 2025 tarihine kadar ise montaj işlemlerinin tamamlanması zorunluluğu getirilmiştir. Sektörümüzü etkileyen dinamikler için uzun vadeli planlamaya ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Ani ve sık yapılan bu tür değişiklikler, filosunda yüksek sayıda aracı olan şirketlerin ve araç kiralama firmalarının mali yapılarını ve işleyişlerini olumsuz etkileyebiliyor. TOKKDER görüş ve önerileri çerçevesinde yapılacak düzenlemelerin sektörümüzün hizmet standartlarını yukarı çekerek müşteri memnuniyetini daha da artıracağını düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.

 

Operasyonel araç kiralamanın sadece bir araç edinme yöntemi değil aksine A’dan Z’ye tam bir hizmet paketi olduğunun altını çizen Kağan Yaşa, şöyle devam etti: “İhtiyaç duyduğu aracı satın almak yerine kiralama yöntemiyle edinmeyi tercih eden işletmeler, bu paketin sunduğu tüm avantajlardan faydalanmanın yanı sıra öz mal bir araç sahibi olmanın risklerinden tamamen korunaklı hale geliyor. Araç satın almak, şirketler için yüksek yatırımı ve araç yönetiminde verimsizlik potansiyelini de beraberinde getiriyor. Günümüzde kaynaklar, mevcut koşullar nedeniyle, sınırlı hale geldi. Bu sebeple, kaynakları mümkün olduğunca verimli kullanmak sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıyor. Kaynaklarını verimli kullanmak isteyen şirketler, ticari faaliyetlerinde ihtiyaç duydukları araçları temin etmek için satın alma alternatifi yerine artan oranda operasyonel kiralamayı tercih ediyor. Bu sayede öz kaynaklarını ve kredi limitlerini ana faaliyet alanlarında değerlendirme imkânı bulurken araç sahipliğinden kaynaklanan birçok maliyet kalemini ve riski de bertaraf etme imkânı elde etmiş oluyorlar.  Sağlıklı analiz yapan her şirketin kiralamayı tercih etmesi lazım. Kiralama dünyada da büyüyor, bizde de büyümeye devam edecektir. Şirketlerin araç parkı dikkate alındığında, kiralamanın büyümesi konusunda yüksek potansiyeli görebiliyoruz.”

Continue Reading

Blog

Büyük İstanbul Tüneli İki Kıtayı Demir Ağlarla Birbirine Bağlayacak

İki kıtayı metro hattı ile birbirine bağlayacak olan proje, İstanbul Boğazı’nı geçecek şekilde planlandı, Söğütlüçeşme (Kadıköy) – İncirli (Bakırköy) arasında ulaşımı sağlayacak.

Proje Marmaray ve Avrasya’dan sonra Boğaz’ın altından geçecek üçüncü tünel olacak. Bu projeyle günde 6,5 milyon yolcunun kullanacağı 11 farklı raylı sistem hattını birbirine bağlayarak şehrin ulaşımını sağlayacak. Projenin 2025’te yüzde 25’inin ve 2028’de de tamamının bitirilmesi planlanıyor.

İki kıtayı metro hattı ile birbirine bağlayacak olan proje, İstanbul Boğazı’nı geçecek şekilde planlanmış olup, Söğütlüçeşme (Kadıköy) – İncirli (Bakırköy) arasında ulaşımı sağlayacak.

Büyük İstanbul Tüneli Projesi 4,3 km’lik bölümü boğaz geçişi olmak üzere toplamda 30,2 km uzunlukta ve 15 istasyondan oluşacak. Anadolu ve Avrupa yakasında toplamda 11 raylı sistem ile entegre olarak planlanan hattın, Türkiye’nin en kalabalık şehri İstanbul’un ulaşım sorununa önemli çözüm katkısı sağlayacak metro hattı olarak planlandı. Proje 2028 de faaliyete geçecek.

Kaynak: LOJİPORT

Continue Reading

En Çok Okunanlar

Copyright © 2020 Ticari Araç Haberleri markası tescilli bir markadır.